YUMURTA KRİZİ ( ZEHİRLİ YUMURTA )
Fipronil böcek ve akarlara karşı kullanılan fenil prirazol türevi bir insektisittir. Daha ziyade tarımda toprak ve yaprak parazitlerine karşı kullanılan haşere öldürücü bir maddedir. Veteriner Hekimliğinde özellikle kedi ve köpeklerde bit, pire, kene gibi böceklerle mücadele etmek için üzere birçok ülkede ruhsatlı ve yasal olarak kullanılan bir maddedir. Amerika’da ilk kez 1996 yılında ruhsatlandırılmıştır. Ülkemizde de kedi ve köpeklerde haricen kullanılmak üzere sprey veya sıvı şekilde olmak üzere 28 adet müstahzarı bulunmaktadır. Bunlar hedef hayvan türlerinde prospektüs bilgilerine uygun şekilde kullanılmaktadır. Bunun yanında zirai mücadelede kullanılmak üzere yaklaşık 10’a yakın müstahzarı da vardır. Kedi ve köpek dışında kalacak şekilde gıda değeri olan hayvanlarda kullanılması mevzuat gereği yasaktır.
Diğer taraftan fipronil, hamamböcekleri, karıncalar veya termitlere karşı biyosit olarak; ayrıca çeşitli toprak haşerelerini kontrol etmek için bitki koruma ürünü olarak da kullanılan bir maddedir. Bununla birlikte gıdaların hazırlandığı veya hayvancılık yapılan yüzeylerde kullanılması ise yasaktır.
Bu değerlendirmelerle birlikte Avrupa’da 2017 yılı Ağustos ayında ortaya çıkan “zehirli yumurta krizi” Hollanda, Fransa, Almanya ve Belçika’da öncelikle tespit edilmiş. Kriz devam ederek, ihracat dolayısıyla Asya’da bazı ülkeleri de içine alacak şekilde 20 ülkeye yayılmıştır. Yumurtalardaki fipronil kalıntılarının varlığının; doğruda bu hayvanlara yönelik kullanılmasından değil; özellikle dezenfektan maddeler içerisine bu etken maddenin karışması sonucu olduğu ileri sürülmektedir. Kaldı ki bu yöndeki değerlendirmeler de devam etmektedir.
Avrupa’da bu krizin ortaya çıkmasıyla Fransız Gıda Güvenliği Otoritelerinin açıklamalarından yumurtalarda yapılan analizlerde en fazla bulunan miktarın 1.2 mg/kg (1 kg yumurtada 1.2 mg fipronil olduğu bildirilmiştir. Bununla beraber ilgili ülkelerin Gıda Güvenliğiyle ilgili otoritelerinin yaptıkları açıklamalara göre mevcut miktarda fipronil bulunan yumurtaları tüketen insanlarda (çocuk ve hamileler dahil) şimdilik bir risk oluşmayacağı ve bu düzeydeki fipronilin herhangi bir sağlık riskine de neden olmayacağı ifade edilmektedir.
Dünya Sağlık Örgütüne göre fipronil Orta derecede zehirli (Sınıf II) bir maddedir. Fipronil içeren ürünlere maruz kalan insanlarda gözlenen etkilerin de genellikle iyi huylu olduğu ifade edilmektedir.
Fipronil hedef niteliğindeki canlılarda, böceklerde ağız yoluyla alındığında yada deri ile temasta sinir sistemi fonksiyonlarını kesintiye uğratarak öldürücü etki oluşturur. İnsan ve pet hayvanları ile karşılaştırıldığında fipronilin toksik etkisi özellikle böceklere daha yüksektir; zira bu canlılarda sinir sistemine daha fazla bağlanma özelliği gösterir.
İnsanlar fipronile 4 farklı şekilde maruz kalabilirler. Bunlar; deri yoluyla bulaşma, göz ile bulaşma, solunum yolu ve sindirim kanalı. Deri yoluyla bulaşmada maruz kalınan ürünün farmasötik şekli önemli bir parametredir. Deri yoluyla ratlara uygulanan fipronilin %1’inin emildiği; ağız yoluyla alındığında ise keçilerde %15-33 ve ratlarda da %30-50 oranında emilir. Özellikle dışkı ve idrarla vücuttan atılır. Vücuda alındığında özellikle yağ dokuda birikim gösterir.
Deri ile doğrudan, kısa süreli temas hafif tahrişe neden olabilir. Bununla birlikte terleme, mide bulantısı, kusma, baş ağrısı, karın ağrısı, baş dönmesi, güçsüzlük ve nöbetler de görülebilir. Hafif zehirlenmelerde ortaya çıkan etkiler, herhangi bir tedavi gerekmeksizin düzelebilmektedir.
Etki mekanizması ve deneysel veriler göz önüne alındığında, zehirlenmeye neden olabilecek miktarda fipronilin ağızdan alınması durumunda daha çok merkezi sinir sistemine yönelik belirtiler ortaya çıkmakta ve öncelikle çırpınmalar görünmektedir. Uzun süreli bir temas söz konusu olursa özellikle, karaciğer, böbrek ve tiroit bezinde hasara neden olabilmektedir. Yapılan araştırmalarda fipronilin kansere neden olduğuna dair herhangi bir kanıt bulunamamıştır.
Genel olarak birçok pestisitin çocuklarda yetişkinlerden daha çok olumsuzluğa neden olduğu bilinmektedir. Bununla beraber fipronilin çocuklarda daha çok olumsuzluğa neden olabileceğine dair bir kanıt bulunmamaktadır.
Toprakta, doğal olarak bulunan organizmaların fipronili metabolitlerine parçaladığı ve fipronilin toprak yüzeyinde güneş ışığına maruz kalmakla hızla parçalanacağı bildirilmiştir. Deneysel koşullarda killi topraklarda fipronilin güneş ışığına maruz kalmasıyla yarı ömrünün 34 gün olduğu, ancak toprak parçacıklarının ışığın toprak derinliğine nüfuz etmesini önlediğini ve kalış süresini uzatabileceği kaydedilmiştir. Aynı şekilde su ortamlarında da güneşe maruziyet söz konusu ise hızlıca parçalanır; bu anlamda yarı ömrünün 4-12 saat olduğu ifade edilmektedir.
Fipronil toprağa uygulandığında bitkiler tarafından iyi emilmez (yaklaşık %5 oranında emilebilir). Eğer fipronil bitkilerin yapısına girerse, kısmen parçalanabilir ama bitki yüzeylerine uygulandığında güneş ışığıyla hızla parçalanabilir.
Yapılan çalışmalar fipronilin deniz ve tatlı su balıklarına yönelik oldukça zehirli olduğunu ve metabolitlerinin ise ondan daha zehirli olduğunu göstermiştir. Çevre yönüyle düşünüldüğünde birçok kuş türü için son derece zehirlidir; ancak ördekler için toksik değildir. Ayrıca fipronil’in arılar için oldukça zehirli olduğu da bildirilmektedir.
Ulusal Kalıntı İzleme Planı
Ülkemizde farklı ürün gruplarını da içine alacak şekilde 1999 yılından itibaren “Ulusal Kalıntı İzleme Planı” adı altında çalışmalar yapılmaktadır. Kalıntı izleme programlarında kalıntısı aranacak maddelerin listesi veya grubu ile kalıntı aranacak gıda maddeleri AB’nin 96/23/EC direktifinde ifade edilmiştir. Bu yöndeki uygulamalar Türkiye’de “Canlı Hayvanlar ve Hayvansal Ürünlerde Belirli Maddeler ile Bunların Kalıntılarının İzlenmesi İçin Alınacak Önlemlere Dair Yönetmelik” ile düzenlenmiştir. Bu Plan dahilinde incelenecek ürün gruplarından birisi de yumurtadır. Her yıl, belli sayıda örnek toplanarak yetkili Laboratuvarlarda kalıntı analizleri gerçekleştirilir. Analiz edilecek ilaç yada bulaşanlar da yine bu Plan kapsamında tanımlanmıştır. Yumurtada;
Grup A. Anabolik etkiye sahip maddeler ve kullanılmasına izin verilmeyen maddeler
Grup B. Veteriner ilaçları ve bulaşanlar (Sülfonamidler ve kinolonları da içeren antibakteriyel maddeler; Diğer veteriner ilaçları (Antelmintikler); Diğer maddeler ve çevresel bulaşanlar (PCB’leri de içeren organik klorlu bileşikler).
Ulusal Kalıntı İzleme Planı dahilinde elde edilen sonuçlar ise ilgili bakanlık tarafından yayınlanarak paylaşılmaktadır. Yetkili kamu otoritesi olan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yapılan analizlerde fibronil kalıntısı olmadığını bildirmiştir.
Sonuç olarak vatandaşımızın tedirgin olup çok kolay ve ucuz olarak erişebildiği hayvansal protein olan yumurtayı güvenli bir şekilde tüketebilirler. AB ülkelerinin Türkiye’yi de içine alan bu açıklamaları Pazar paylarını Türkiye’ye kaptırma endişesindendir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Talat GÖZET
Türk Veteriner Hekimleri Birliği
Merkez Konseyi Başkanı