Türk Veteriner Hekimler Birliği (TVHB) Merkez Konseyi Başkanı Ali EROĞLU: TVHB’nin bünyesinde Türkiye Veteriner Strateji Araştırma Merkezimizi (TÜVSAM) kurmak istiyoruz.
Geçmişten günümüze değişen insan, hayvan ve çevre ilişkileri bağlamında toplum sağlığına hizmet eden bir yaklaşım olan Tek Sağlık konseptinde bir araya gelen veteriner hekimlerinin kapsamlı görev tanımını, sorumluluklarını, mesleki zorlukları ve yaşamış oldukları güncel sorunların yanı sıra, dokuz aydır büyük bir özveri ile çalışan Türk Veteriner Hekimler Birliği (TVHB) Yönetim Kurulu’nun projelerini, hedeflerini ve bugüne kadar yapmış oldukları çalışmalar üzerine Türk Veteriner Hekimler Birliği Başkanı Sayın Ali Eroğlu ile makamında keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Ali Eroğlu kimdir? Sizi tanıyabilir miyiz?
Malatyalıyım. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi mezunuyum. Mezuniyetimden itibaren kamuda görev yaptım.Tarım ve Orman Bakanlığı’nda Şube Müdürlüğü, İl Müdür yardımcılığı, İl Müdürlüğü, Genel Müdür Yardımcılığı ve 2001-2011 yılları arasında Müsteşar Yardımcılığı görevinde bulundum. Türk Veteriner Hekimleri Birliği’nin 2000 – 2002 arası Merkez Konseyi Başkanlığını, 2002-2004 yıllarında Yüksek Haysiyet Divanı Başkanlığını ve 2017-2019 yılları arasında ise Türk Veteriner Hekimleri Birliği Vakfı Genel Başkanlığını yaptım. Bu görevi yürütürken 25 Kasım 2018 de yapılan TVHB 48. Olağan Genel Kurulunda Yönetim Kurulu Üyeliğine ve akabinde Merkez Konsey Başkanlığı’na seçildim.
Günümüzde Veteriner Hekimlerin görev tanımları nedir?
Önceki yüzyılda veteriner hekimler, üzerinde beyaz önlüğü ve steteskopu olan hayvan hekimleri olarak biliniyordu. Fakat 21. yüzyılda dünyada ki gelişmeler veteriner hekimliğe daha kapsamlı ve anlaşılabilir bir görev tanımı getirdi. Hayvan sağlığının yanı sıra özellikle sağlıklı gıda, sağlıklı insan ve sağlıklı toplum olgusunda, veteriner hekimlik sağlıklı gıdanın bütün üretim aşamalarında görev alan bir meslek konumuna geldi. Veteriner hekimler ayrıca çevre sağlığı ve veteriner halk sağlığı konusunda, bugün Türkiye ve Dünya da nerdeyse bir tehdit haline gelen, hayvanlardan insanlara bulaşan zoonoz hastalıklar açısından da halk sağlığının korunmasında görev alan meslek mensubu oldular. İnsan, hayvan ve çevre ilişkileri bağlamında toplum sağlığına hizmet eden bir yaklaşım olan Tek Sağlık konseptinde yer aldılar. Diğer bir husus ta 11 Eylül saldırılarında Amerika’ya ve daha sonra da dünyanın çeşitli yerlerinde hayvan hastalıkları biyolojik silah olarak kullanılmak istendi. Yani biyo terörizm denildiği zaman hayvan hastalıkları sebebiyle yine veteriner hekimler oralarda yer alıyor. Kısacası, veteriner hekimler hayvan hastalıkları, hayvan refahı, hayvan beslenmesi, hayvan ıslahı, çevre sağlığı, veteriner halk sağlığı, gıda güvenliği ve güvenirliliği ile biyo- teknolojik gelişmeler ve biyo-terörizm ile ilgili konularda görev alan meslek mensuplarıdır.
Türk Veteriner Hekimleri Birliği’nin (TVHB) kuruluşundan ve çalışmalarından kısaca bahseder misiniz?
TVHB 1954 yılında 6343 sayılı kanunla kurulan kamu kurumu niteliğinde tüzel kişiliğe haiz meslek kuruluşu ve aynı zamanda da bir sivil toplum örgütüdür. Kuruluş kanununda da yer aldığı üzere, Türk Veteriner Hekimleri Birliği veteriner hekimliğin ülkemizde ki uygulamaları ile dünyada ki gelişmeleri takip etmektedir. Ayrıca ülkemizde hayvancılığın gelişmesi ve geliştirilmesi için gayret gösteren, bu konuda hazırlamış olduğu projeleri Tarım ve Orman Bakanlığı’na ve ilgili yerlere veren bir kuruluştur. Veteriner hekimlik ile ilgili eğitim ve öğretimin içerisinde de görevi olan, 6343 sayılı kanunun ilgili maddesinde sayılan bütün görevleri yerine getirmeye çalışan TVHB’nin 65 yıllık bir geçmişi olunca önemli bir hafızası ve bilgi birikimi söz konusudur.
Bunun yanı sıra biz uluslararası kuruluşlara da entegre bir birliğiz. Hem Dünya Veteriner Hekimleri Birliği’ne hem de Avrupa Veteriner Hekimleri Federasyonu’na üyeliğimiz var. Türk Veteriner Hekimleri Birliği, çok geniş bir çalışma alanı olan veteriner hekimlerin ülkemizde ki standartlarının yükseltilmesi açısından gelişmiş ülkelerde icra edilen veteriner hekimliğin ülkemizde de icra edilmesi için gayret gösteren bir birlik. Göreve geldiğimiz yaklaşık 9 aydan bu tarafa, proje koyabilen, öngörüsü olan, ileriye dönük projeksiyonlar yapabilen aktör bir STK olmak istiyoruz. Bunun gayreti içerisindeyiz.
Siz ve Yönetim Kurulu Üyeleriniz 9 aydır görevdesiniz. Türk Veteriner Hekimleri Birliği’nde hedefleriniz nelerdir? Ne gibi projelere öncelik vermek istiyorsunuz?
Görevimizi devralır almaz ilk ziyaretimiz Sayın Tarım ve Orman Bakan’ına oldu. Bakan beye geniş, detay olarak hazırlamış olduğumuz raporu takdim ettik. Biz Türkiye’de 30 binden fazla veteriner hekimi hem ülkemiz içerisinde hem de uluslararası kuruluşlara karşı yasal olarak temsil ediyoruz. Dünya da ki sağlık ve hastalık ile ilgili konularda, biraz önce özellikle belirttiğim zoonoz yani hayvanlardan insanlara geçen hastalıklar açısından da uluslararası kuruluşlarla olan bağlantılarımızı da Sayın Bakanımıza arz ettik. Biz bu kurumsal gücümüzle ülkemizin hak ve menfaatleri açısından hem ileri bir veteriner hekimlik olsun hem de buna bağlı olarak ileri hayvancılık gerçekleştirilsin istiyoruz. Avrupa Birliği’nin mevzuatının yüzde yirmi beşi veteriner hekimlik ile ilgilidir. Yönetimsel anlamda hayvansal yönetiminin merkezinde veteriner hekimler rol alıyor. İşte bizim ülkemizin gelmesi gereken nokta o. Biz de bunun doğru olduğunu, gelişmiş ülkeler ile Avrupa Birliği ülkelerinde ki uygulama ve yapılanma nasılsa ülkemizde de o olsun istiyoruz. Hazırlanacak mevzuatlar içerisinde bizde STK olarak görüş beyan etmek, işin mutfağında olmak isteriz dedik. O zaman hem kamu hem STK daha uyumlu, birbiriyle yardımlaşarak çalışacaktır. Özellikle biz kamuya destek vermek istiyoruz bu konuda dedik. Bunları arz ettik. Tabi başka uygulamalarda da çeşitli sıkıntılar var, onları da belirttik.
Bir de çok önemli bir konu daha var oda yaklaşık 8 aydan beri çalışmalarına devam ettiğimiz ve strateji uzmanları ile ilk paylaştığımızda başarabilirseniz belki de bu dünyada ilk olur yorumunu aldığımız TVHB’nin bünyesinde Türkiye Veteriner Strateji Araştırma Merkezimizi (TÜVSAM) kurmak istiyoruz. Biz bu konu ile ilgili ne yaparız diye önce yönetimle detaylı toplantılar yaptık. Daha sonra nerelerden yardım alabiliriz diye istişarelerde bulunduk. Birliğimize konu uzmanı hocalarımızı davet ettik. Biz onlara ne yapmak istediğimiz ile ilgili bir sunum yaptık. Belli bi aşama kat edildi. Çalışmalarımız devam ediyor.
TÜVSAM sizin gündeme getirdiğiniz projelerden…
Evet biz bunu gündeme getirdik. Sayın hocalarımız da stratejik bilgileri ile bizi yönlendiriyorlar. Mesela çalışma grupları oluşturulacak. Türkiye Veteriner Strateji Araştırma Merkezi’nin hedefleri veteriner sağlığını, Hayvan sağlığını ve refahını korumak, veteriner halk sağlığı çalışmaları, insan sağlığını ve refahını korumak, aşı ve ilaç sektörü, gıda güvenliği ve güvenilirliği, örgütlü rekabet gücü yüksek bir tarım ve hayvancılığın ülkeye kazandırılması, hayvancılık politikalarının sürdürülebilirliği. Bakın ülkemizde ki önemli konulardan bir tanesi biz sürdürülebilirliğin başarılmasıdır. 90’lı yıllardan itibaren Türkiye hayvan ithal ediyor ve milyonlarca hayvan girişi oluyor. Özellikle damızlık konusunda ama biz bunu devam ettirememişiz. Yani varlığı kaliteli hale getirerek devam ettirememişiz. Ettiremeyince dışarıdan ithal etmek zorunda kalıyorsunuz. Dünyanın gerçeği; “Kendi tüketeceklerini üretemeyenler başkalarının ürettiklerini tüketirler ama onların belirlediği fiyattan ve kaliteden tüketmek zorundadırlar. Pazar olurlar bağımlı hale gelirler, bağımsızlıklarını kaybederler.” Günümüzde dünyada iki konuda yarış var. Bunlardan biri artan nüfusun gıda ihtiyacını karşılamak, diğeri ise kaliteli ürün ortaya koyabilmektir. Kaliteli ürün olmazsa sağlıklı ve dengeli beslenme olmaz. Yani günde bir tane de ekmekle karnınız doyar ama beslendim zannedersiniz. Fizyolojik doyum olabilir. Eğer 200 gram et ile beslenebilirseniz o zaman sağlıklı bir beslenme olur. Farkı orada. Dolayısıyla üretim planlamalarını, bunların çalışmalarını ülkemizin ihtiyacı olan gerçekleri dikkate alarak bu strateji araştırma merkezi yapacak. Bunu kamu ve bürokraside önemli makamlara arz ettiğimiz de çok olumlu karşılandı.
Uzun vadede de olsa inşallah gerçekleştirirsiniz. Türkiye’miz için faydalı bir proje..
Evet. Burada hedef kitle ve kuruluşlar da var. Bunlar; Gıda sanayi üreticileri, tüketiciler, ihracatçılar, ithalatçılar, Tarım Orman Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yani bütün bunlar paydaş olarak burada yer alıyor. Ajanslara kadar serbest bölgeler, üniversiteler, stratejik düşünce kuruluşları, belediyeler, yerel yönetimler vb. bu böyle ilerliyor gidiyor.
Şehir şehir geziyorsunuz. Bu gezileriniz TÜVSAM ile bağlantılı mı yoksa farklı projeler için mi?
Genel anlamda belirtmeye çalıştığım hedefleri gerçekleştirmek için yapılan çalışmalardan bir bölümü bu geziler, toplantılar. Sahayı dinlememiz ve sahayı bilmemiz de lazım. Biz onları siz bizim sinir uçlarımızsınız diye tanımlıyoruz. Saha da ne olup bittiğini yerinde görmemiz gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde 3 ayrı yerde bölge toplantısı yaptık. Bize bağlı 56 bölge ve il odası başkanlığımız ile bölge odalarımıza bağlı temsilciliklerimiz var. Onları davet ettik ve ilk toplantıyı Samsun’da gerçekleştirdik. Samsun’da Türkiye’de ki hayvancılığın sorunlarını, veteriner hekimlerin mesleki sorunlarını, iyi giden şeyleri ve iyi gitmeyen şeyleri konuştuk. Önümüzü görme adına bunları önemli buluyoruz. Biz yola sürekli taş döşüyoruz. işte o döşeyeceğimiz taşların adını koymak için de ayrıca sahada ki arkadaşlarımızın, illerde ki arkadaşlarımızın, oda başkanları arkadaşlarımızın görüşlerine müracaat ediyoruz. Başka amaçları da var biliyorsunuz sonbahar da bir Tarım Şurası yapılacak orada da biz 15 çalışma grubunda temsil ediliyoruz. Onlara da hazırlık olsun arkadaşlarımıza kolaylık olsun diye sahayı dinliyoruz. İkinci toplantımızı 27- 28 Temmuz tarihinde İzmir’de, üçüncüsünü de 30-31 Temmuzda Gaziantep’te yaptık ve bitirdik. Yani tüm bölge ve il odalarımızın katılımıyla bu toplantıları gerçekleştirdik. Gittiğimiz yerlerde Sayın Valileri ziyaret ediyoruz. Gaziantep Valisi toplantımıza katılarak motive eden, moral veren güzel bir konuşma yaptı. Kendilerine bir kez daha teşekkür ederiz. Bunların yanı sıra eğer gittiğimiz o İl’de özel bir program olursa mesela mezuniyet törenleri gibi onlara da katılıyoruz. Ayrıca her sene Nisan ayının son Cumartesi günü Dünya Veteriner Hekimleri Günü’nü kutluyoruz. Her oda kendisi kutlarsa bütün İllerde kutlanır ve veteriner hekimlerin önemi gündeme getirilir diyerek oralara iştirak ettik. Saha merkez ilişkisine, iletişimine, diyaloguna çok özen gösteriyoruz, dikkat ediyoruz.
Veteriner Hekimlerin güncel sorunları neler desek, İlk olarak hangi sorunlardan bahsetmek istersiniz ve bu sorunlar ivedilikle çözülebilir mi? Çözümüne ulaşmak için neler yapmak gerekiyor?
Teşekkür ediyorum bu soru çok önemli. Sahadaki önemli uygulamalar ile ilgili veteriner hekimlerin tabi ki sorunları var. Sorunsuz bir meslek yoktur. Dünyanın en ileri ülkelerinde bile sorunlar yaşanıyor ama onların standartlarına göre. Keşke biz de o standartlara ulaşabilsek. Tabi kendi ülkemizin gerçeklerine göre yaşadığımız sıkıntılarımız var mesleki anlamda.
Biraz önce bahsetmiş olduğunuz Türkiye Veteriner Strateji Araştırma Merkezi ile birçok sorunun önü açılacak ve çözüm sağlanacakmış gibi görüyor.
Kesinlikle. Şimdi sayacağımız problemler o çalışmaların çözüm önerileri olacak. Biz görevi devraldığımızda arkadaşlarımızla yönetim olarak şuna karar verdik. Biz problemleri dile getiren bir kuruluştan ziyade çözüm odaklı olacağız. Sadece problemleri, sorunları anlatıp kalmak yerine, çözümleri şu diyecek ve o çözümler için gayret göstereceğiz. Birincisi, Veteriner hekimler kamuda istihdam ediliyor. Kamu deyince çoğu Tarım ve Orman Bakanlığı ile belediyelerde, daha az sayıda Sağlık Bakanlığı ile değişik kurumlarda yer alıyorlar. İkincisi, veteriner hekimler mesleğini serbest olarak icra ediyor. Muayenehane açarak, klinisyen veteriner hekim olarak çalışıyorlar. Üçüncüsü de sektör kuruluşlarında çalışıyorlar. Öncelikle Kamuda istihdam konusunu konuşmak gerekiyor. Kamuda uzun zamandan beri yeterli miktarda veteriner hekim istihdamı yapılmıyor. Veteriner fakültelerinin sayısını hızla artması ile mezun sayısı da çoğaldı. Her yıl 2000’in üzerinde mezun veriyor fakat kamuda istihdam edilen veteriner hekim sayısı yeterli değil. Yani kamunun veteriner hekim istihdam etmesi gerekiyor. Mesela sahipsiz hayvanlarla ilgili yerel yönetimlerin yani belediyelerin çoğunun kadrolarına bakarsanız bu kadar veteriner hekimle sahipsiz hayvanlar problemini halledemezsiniz.
Şu anda Kamuda; Tarım ve Orman Bakanlığı, belediyeler ve Sağlık Bakanlığı’nda istihdam edilen veteriner hekimlerinin toplam sayısı 9.000 civarında. İstihdam talebi, sadece mezun olanlara iş bulma amaçlı değil gerekli olduğu için yani işlerin yürümesi için önemli. Hayvancılıkta arzu edilen bütün çalışmaların zamanında ve etkin bir şekilde yapılabilmesi için gerekli. Halk arasında bir söz vardır ‘Bugünün işini yarına bırakma’ diye işlerin yarına kalmaması için önemli. Bu anlamda kamuda yeniden yeni bir kadro çalışması yapılarak en kısa zamanda veteriner hekim istihdam edilmesi gerekiyor. Bu gerçekleştirilirse hem işsiz veteriner hekimlere iş olmuş olacak hem de biraz önce söylediğim gibi hayvancılığa katkısı olacak, işler disiplinize edilerek kamuda verimlilik istenilen seviyeye ulaşacaktır.
Belediyelerde yeterli miktarda veteriner hekim olmaması dolayısıyla belediye hizmetlerinin özellikle sahipsiz hayvanların bakımı, kontrolü, sağlığı, aşılanması, kısırlaştırılması, kimliklendirilmesi, veri kaydı vs. bunlar Türkiye’de istenilen seviyenin çok gerisindedir. Meclis Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu Başkanının ifadesine göre Türkiye’de 1400 belediyenin sadece 234 ünde belediye barınağı/ bakım evi mevcut. Buralarda önemli miktarda veteriner hekim istihdam edilmesi gerekiyor. Ayrıca bütün belediyelerde veteriner işlerinden sorumlu daire başkanlıkları veya veteriner işleri müdürlüklerinin ihdas edilmesi ve Belediye Veteriner Hekimlerinin özlük haklarının iyileştirilmesi gerekmektedir.
Kamuda çalışan veteriner hekimlerin özlük hakları iyileştirilmelidir. Tarım ve Orman Bakanlığı’nda çalışan veteriner hekimlerin görev tanımları ile serbest çalışan veteriner hekimlerin görev tanımlarının yeniden yapılmasını istiyoruz. Ortada bir görev kargaşası var. Yani kamuda çalışan veteriner hekimin yaptığı birçok işi aslında serbest çalışan veteriner hekimin yapması gerekiyor. Kamuda ki veteriner hekimlerin daha çok kontrol ve denetim noktalarında olması gerektiğini düşünüyoruz. Mesela gıda güvenliği diyoruz. Gıda güvenliğinin önemli bir kontrol ve denetim sistematiğine, sistemine ihtiyacı var. Yoksa bunu başarmak mümkün değil. Sağlıklı gıda hem metropolde ki insanımızı hem de en ücra köşedeki insanımızı ilgilendiriyor. Kamunun genel anlamda denetim ve kontrol görevini layıkıyla yapabilmesi için bazı görevlerin serbest veteriner hekimlere (küpeleme, aşılama, mikroçip uygulaması gibi) devredilmesi gerekir. Tarım ve Orman Bakanlığına verdiğimiz raporda bunu dile getirdik. Sun’i Tohumlama faaliyetlerinin yapılacak protokol ile TVHB’ ne bağlı odalara devredilmesi diğer önemli bir uygulama olacaktır.
Veteriner hekimlik mesleği çok meşakkatli bir meslektir. Gecesi gündüzü, Cumartesi, Pazarı yoktur. Çoğu zaman kırsalda zor şartlarda görev yapıyor veteriner hekimler. Önceki yıllarda olduğu gibi, geçtiğimiz aylarda bir çok meslektaşımız trafik kazasında hayatını kaybetmiş, bir çoğu da ağır şekilde yaralanmıştır. Veteriner hekimlerin şiddete maruz kalması diğer önemli bir konudur. Ayrıca brusella gibi bulaşıcı zoonoz hastalığa yakalanmış yüzlerce veteriner hekim mevcuttur. Veteriner hekimlerin mesleki hastalığıdır brusella hastalığı. Bir toplantıda şube müdürü olan veteriner hekim arkadaşımız yakalandığı bruselladan dolayı ciddi derecede sağlık sorunlarının olduğunu anlattı. Veteriner hekimlik İş Kanununda da en riskli meslekler arasında yer almaktadır.
Ayrıca şunu önemle vurgulamak istiyorum veteriner hekimler 657 sayılı devlet memurları kanununa göre sağlık hizmetleri sınıfında mütalaa edilir. Ayın sınıfta olan beşeri hekimlere 2018 yılında her yıl için iki ay fiili hizmet hakkı verildi. Emekli olanların maaşlarında iyileştirme yapıldı. Yukarıda belirtilen risklerin, zorlukların ve bulaşıcı hastalıkların muhatabı olan veteriner hekimler bunun dışında tutuldu. Bunlar biz görevi devraldığımız zaman gündemde olan bir konuydu. Dolayısıyla Meclise gittik ilgili Milletvekilleri ile görüştük. Meclisteki çalışmalarımız devam etmektedir.
Serbest çalışan veteriner hekimlerin sorunları nelerdir?
Serbest çalışan arkadaşlarımıza gelince veteriner hekimlik önemli oranda serbest olarak icra edilmesi gereken bir meslektir. Yaklaşık olarak 22.000 – 23.000 civarında veteriner hekim Veteriner Hekimleri Odalarının üyesidir. Kamuda çalışanları üye olma mecburiyeti 80 ihtilali ile kaldırıldığı için kamuda ki meslektaşlarımızdan isteyen üye olabiliyor ama mesleğini serbest olarak yapmak isteyenlerin odaya üye olma mecburiyeti var. Üye değilse zaten mesleğini icra edemez. Son yıllarda sayıları hızla artan veteriner hekimlerin muayenehane açabilmeleri için biz veteriner hekimleri birliği olarak devletten destek verilmesini istiyoruz. Alet, ekipman, teknik donanım bütün bunların önemli bir maliyeti var. Devlet bu konuda destek verirse serbest çalışacak veteriner hekimlerin daha kolay ve donanımlı muayenehane açmaları sağlanmış olacaktır.
Serbest veteriner hekimler Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından 2018 yılında uygulamaya konulan İlaç Takip Sistemi (İTS) ve e-reçete uygulamasında çeşitli zorluklarla karşılaşmaktadırlar. E-reçete uygulamasının rehabilite edilip aksayan yanlarının düzeltilmesi gerekiyor. Ülkemizdeki kayıt sisteminin sağlıklı hale getirilmesi gibi bir çok konu halledilip, sistem tamamen oturarak uygulanabilir hale gelinceye kadar kademeli yaptırımlar ile ağır cezai uygulamaların tekrar gözden geçirilmesi düşünülmelidir.
Kurban Bayramı geldi. Veteriner hekimler olarak Kurban Bayramı sürecinde nelere dikkat etmeliyiz? Neler Yapmalıyız?
Öncelikle birlik olarak kurbana bakışımızı birkaç cümle ile izah edeyim. Kurban Türkiye de öyle bir seviyeye getirilmeli ki panik konusu olmamalı. İşte kurban olunca hastalıklar çıkacak, ithal edilen hayvanlar geliyor dolayısıyla hastalıklar artacak gibi bu negatif düşünceyi konuşmak lazım. Kurban hayvancılığı teşvik eden bir olgudur. Çünkü kurban belli bir süre kesilecek, belli evsafta hayvan elde edebilmek için yetiştiriciyi teşvik eder. Kurbana olumsuz bakışı hayvan refahını da dikkate alarak planlamak gerekiyor.
Yaklaşık yirmi yıl önce kurbanlıklarla ilgili Bakanlıklar arası Koordinasyon Kurulu kuruldu. İllerde kurban komisyonları şeklinde oluşumlar var. Toplu satış ve toplu kesim yerlerine evrilmemiz gerekiyor. Çünkü oralarda kontroller ve görevli veteriner hekimler var.
Kurban kesimi bir ehliyet işidir. Rastgele kesim yapılmamalıdır. Kesenlerin ya bir kasaplık belgesi olmalı ya da kesim ile ilgili eğitimden geçmiş olması doğru olandır. Özelliklede toplu kesim yerlerinin veya mezbahaların dışında bunlara dikkat etmek lazım çünkü kurbanlık hayvan kesildikten sonra hayvan tüberkülozu riski ile karşılaşılabiliyor. Tabi hayattayken hayvan hasta gözükmüyor.
Hayvanın hasta olmadığını, gözyaşı akıntısı, burun akıntısı, nefes darlığı veya sık sık nefes alma yoksa ishali yoksa tüyleri gayet canlı parlaksa, yeme içme normal ise işte o zaman diyorsun ki bu hayvan tamam. Alıyorsun götürüyorsun. Toplu kesim yerlerinde kesildiği zaman veteriner hekim hemen göreceği için sıkıntı yok ama vatandaş böyle bir hayvanı alıyor kendi bahçesine götürüyor. Kurban dışında bu kesimler yasaktır ama kurbanda kolaylık olsun diye kurban ibadetinde vatandaşlar bir sıkıntıyla zorlama ile karşılaşmasın diye kendi bahçesine götürüp kesiyor. Biz burada birlik olarak caddede, sokakta, parkta, dere kenarında akarsuların olduğu yerde kurban kesilmesini doğru bulmuyoruz. Çünkü atıklarla da mücadele var. Şimdi dere kenarına vatandaş götürüyor diyor ki, şurada su akıyor burada keseriz. Hayvanın iç organlarını suya boşalttığı zaman doğru bir şey yaptığını zannediyor fakat yanlış. Çünkü çevreyi kirletiyor ve enfeksiyon kaynağı oluşturuyor. Bağırsaklar bir tarafa atılıyor sonra köpek veya başka bir hayvan onu alıp götürüyor.
Kurbanı bahçesine götürdü ve kesti. Baktı hayvanın her şey güzel ona bir sözümüz yok. O ne yapacak? Etin muhafazası var, kesimden sonra ne yapacak? Derinin muhafazası var deride hangi işlem yapılacak? Vatandaş ne yapıyor? Ben sahada gördüğüm şeyleri söylüyorum. Kesiyor derinin belli bir bekletme süresi var o süreyi bekletmeden hemen tuzluyor. Olmadı. Derinin içindeki sızıntılar akacak yani en az iki saat geçecek. İki saat sonra süngerle kanını alacak sonra en az mercimek büyüklüğü kadar olan kaya tuzunun yedirmek suretiyle bütün her tarafına kullanacak. Ne kadar kaya tuzu olacak? Derinin ağırlığına bakın. Derinin ağırlığının yarısı ya da üçte biri kadar kaya tuzu kullanılmalı. Yani deri 20 kiloysa 10 kilo ya da üçte biri 6,5 -7 kilo civarında olmalı. Ondan sonra katlayacak ve öyle muhafaza edecek. Bağırsaklarını kullanacaksa orayı usulüne uygun bir güzel temizleyecek. Geri kalan bütün kanı, bağırsak içeriğini güzel bir şekilde gömecek gerekiyorsa da sönmemiş kireç ile kapatacak işte bunu yaptıktan sonra problem yok. Etler oda sıcaklığında 5-6 saat dinlendirildikten sonra +4 ile -18 derecede muhafaza edilebilir, +4 derecede 3-5 gün tutulabilir.
Kurban Pazarına kurban almak için giden vatandaşın nelere dikkat etmesi gerekiyor?
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın kurban rehberi var. Nelere dikkat edilmesi ile ilgili. Bu rehbere bakabilirler. Hayvanlar çıktığı noktada aşıları yapılmış, sağlık kontrolünden geçirilmiş ve veteriner sağlık raporu almak suretiyle hareket ederler. Veteriner sağlık raporu alındı hayvanların kimlik bilgileri var (pasaportu) kulak küpesinde ki bilgileri var bu kısım tamam. Bir de hayvanların A ilinden B iline getiren kamyonun dezenfeksiyon belgesi olacak. Veteriner sağlık raporu olması demek hayvanın sağlıklı olması anlamına gelir. Yani siz vatandaş olarak gittiniz dediniz ki ben küpesini gördüm ama aynı zamanda belgeyi de görmek istiyorum dediğiniz zaman çıkarıp size gösterecek.
Ülkemizde mevcut kurban pazarlarının fiziki altyapı imkânları yeterli mi?
Bu konuda sıkıntılar devam ediyor. Zaten gittiğiniz zaman kalite farklarını anlarsınız. Bazı yerler hijyen ve sağlık açısından daha uygun bazı yerlerde o uygunluk yoktur. Bunun üzerinde de durmak lazım. Aslında bu çok önemli bir konudur. Hastalık enfeksiyonları hayvanların bir araya geldiği yerlerdir. Farklı illerden gelen hayvanlar var. Her türlü kontrole rağmen risk taşır oralar. Oradaki hayvanların bakım ve beslenme şartları önemli. Kurbana gidecek diye rastgele besleyemezsiniz. Bir de o ortamın yeterli donanıma sahip olması lazım. Binlerce hayvan bir anda bir araya geliyor onların idrarları, dışkıları ve bunların temizlemesi önemli. Daha önce de bahsettiğimiz gibi Kurban ile ilgili olumsuzluklar mutlaka kaldırılırsa toplumda kurban toplumu endişeye sevk eden bir olgudan çıkar.
Kurban Bayramı süreci sonrasında orta ve uzun vadede ilkemizde bir et krizi ya da hayvan krizi olacak mı?
Bu da çok önemli bir konudur. Bu kadar hayvan gitti kurbana. Ondan sonra arz noktasında biz hazırlıklı mıyız o da önemli konulardan bir tanesi. Hazırlıklı olmak gerekiyor ama tabi ki konuyu birbirine karıştırmamak lazım. Kurbanın toplumda yansıması kurban eti hem kesen tarafından tüketilen hem de dağıttığı insanlar tarafından tüketilir. Bu ihtiyaç noktasında toplumu biraz rahatlatıyor. Bazen rastlamışsınız ben kurbandan sonra iki ay hiç et almadım diyebiliyor. Ama hayvancılıkta iki ay da halledilecek bir konu değil. Şu anda bir rakam söylemek yanlış olur. Esas veriler kurbandan bir iki ay sonra ortaya çıkacak.
Veteriner Fakültelerinin sayılarının çok olmasından rahatsız olduğunuzu söylüyorsunuz bazı açıklamalarınızda. Bu durumdan neden rahatsızsınız?
Nüfusu ve hayvan sayısı ülkemize benzeyen ülkelere baktığınızda Fransa’da 4, Almanya’da 5, İngiltere’de 7 Veteriner Fakültesi var. Ülkemizdeki fakülte sayısı 31 iken 32.si geçen hafta Konya’nın Ereğli İlçesine açıldı. Bunların 26’sında da eğitim öğretime devam ediliyor. Birçoğu yetersiz. Lise açar gibi Veteriner Fakültesi açmak zarar vermektedir. Veteriner hekimlik eğitimi pahalı bir eğitimdir ve altyapınızın güçlü olması lazım. Laboratuvarlarınız, hayvan hastanesi, uygulama alanlarınız, uygulama çiftlikleriniz olacak ayrıca laboratuvar altyapısı donanımlı olacak. İkincisi fiziki mekân uygun olacak dersliklerin sayısı uyun olacak. Her anabilim dalı için yeterli öğretim üyesi ve araştırma görevlisi olacak. Öğretim üyesi öğrenci oranı uyumlu olacak. Bunlar olmadan Veteriner Fakültesi açmak doğru değil. Yüksek Öğretim Kurumu Başkanlığı tarafından Eğitim ve Öğretime Başlanması ve Sürdürülebilmesi İçin Asgari Koşulları ve genel ilkeleri Belirlenen Programlar içerisinde veteriner hekimliğin yer almaması çok üzücü. En kısa zamanda bu programlara dahil edilmesi, yeni fakültelerin açılmaması, mevcut fakülte sayılarının azaltılması veya coğrafi olarak uygun olanlar arasında birleştirmeler yapılması ve ÖSYM sınavlarında Veteriner Fakültelerine giriş için taban puan oluşturulması gerekir.
Bu asgari koşulları YÖK şubat ayında deklere etti. Orada bütün sağlık grubu ve 40 mühendislik var ama Veteriner Fakültesi yok. Standartlara uymayan fakültelerden mezun olan veteriner hekimler mezun olurken yetersiz mezun oluyor ve her türlü vakayı görmüyor. Neden kalitenin düşmesinden ve fakültelerin yetersizliğinden kaynaklanıyor bu durum. Donanımlı, bilgili veteriner hekimlerin mezun olabilmesi için açılacak fakültelerin bu asgari standartlara uygun olarak açılmasını istiyoruz. Tabi siyaset kurumunun da bir yaklaşımı var. Siyaset kurumu da kendi planlamasına göre Veteriner Fakültesi açmak istiyor. O zaman bizde diyoruz ki devletin bir uygulaması olabilir ama asgari standartlara uygunsa açılsın.
Tüm bu hususların yıllardır tarafımızca ifade edilmesine rağmen, uyarılarımız maalesef dikkate alınmamış, aksine hemen yanı başında Konya ve Aksaray’da Veteriner Fakültesi var iken Konya’mızın Ereğli İlçesinde yeni bir Veteriner Fakültesi daha açılmıştır.
Bu yüzden, Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi ve bağlı 56 Bölge ve il oda Başkanlıkları olarak, kamuoyu ve ilgililerin dikkatini çekmek ve üzüntümüzü belirtmek amacıyla kurumsal logomuzu 5 Ağustos 2019 tarihinden itibaren bir aylık süreyle kararttık.
Son olarak Başkent Postası Gazetesi okurlarımıza iletmek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Başkent Postası Gazetesi’ne ve şahsınıza çok teşekkür ediyoruz. Böyle bir imkânı verdiğiniz için, gelip birliğimizi ziyaret ettiğiniz için. Bizim bütün gayretimiz ülkemizin güçlenmesi, verimliliğin arttırılması ve kalkınması için olacaktır. Türk Veteriner Hekimleri Birliği’nin varlığı ülkemizin varlığı içindir. Birliğimiz güçlü olur ve iyi şeyler yaparsa bu ülkemize yansır. Bütün veteriner hekimler zor şartlara rağmen çok önemli görev ifa ediyorlar. Veteriner hekimler hayvan sağlığına hizmet ederken, aslında insan sağlığına hizmet etmiş oluyorlar. Veteriner Hekimlik göz ardı edilmemesi gereken bir meslektir. Sorunlarının kamu tarafından çözülerek, daha iyi şartlarda icra edilecek veteriner hekimliğin ülkemize kazandırılması gerekiyor.
Kurbanın negatif anlam yüklenen bir olgudan çıkarılıp insanların çok daha rahat ve huzur içinde kutlayabilecekleri bir kurban bayramı olmasını arzu ediyoruz. Meslektaşlarımızın ve bütün vatandaşlarımızın kurban bayramını kutluyor, daha güzel yarınlarda buluşmak üzere diyorum.