Bu sene 3 Mart, Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme (CİTES)’nin imzalanmasının 50. yıldönümü olması sebebiyle ayrıca çok özel bir gün. CITES, nesli tükenmekte olan türlerin sürdürülebilirliğini sağlama ortak hedefi ile çalışan Sözleşme Tarafları ile ticaret ve korumaya eşit mesafede durmuştur.
Peki yaban hayatından ne kadar uzakta yaşıyoruz? Kim bize yaban hayatının çok uzaklarda olduğunu söyledi? Diken kelebeğini, Türk semenderini, Mavi baştankarayı, Yer sincabını ve o güzel ardıç ağaçlarını görmek için uzaklara gitmemize gerek yok. Yaban hayatı sandığımızdan daha yakın. Yaşadığımız şehirler yaban hayatının bir parçası.
Ülkemizde birçok canlının yaşadığı çok önemli ekosistemler bulunmaktadır. Bu ekosistemleri ormanlarımız, denizlerimiz, sulak alanlarımız, sahillerimiz, bozkırımız ve birçok kendine özgü habitat oluşturur. Ülkemizde bulunan bu habitatlar içinde; 9 bin bitki türü, 17 binden fazla böcek, 600 civarı balık, 30 amfibi, 120 sürüngen, 495 kuş ve 168 memeli türü yaşamaktadır.
Yaşayan bu türler Anadolu biyoçeşitliliğinin ne denli yüksek olduğunu bizlere göstermektedir. Ancak habitat kayıpları, yasa dışı avcılık, insan baskısı ve iklim değişikliği gibi tehdit unsurları nedeniyle yaban hayatı her geçen gün zarar görmekte, özellikle göz önünde olmayan denizlerimizde meydana gelen kirlilik, deniz içerisinde oksijen seviyelerinin yer yer sıfır oksijen seviyesine inmesine neden olmaktadır. Marmara Denizi içerisinde yaşadığımız musilaj sorunu artan kirlilik ve buna bağlı flora değişimleri sebebiyle olmuştur.
İklim değişikliği ile yaban hayatı üzerindeki tehdit unsurlarının etkileri daha fazla artacaktır. Kuraklık gibi sorunlar yaban hayvanlarının yaşayacakları yerlerin ortadan kalkmasının dışında yaban hayatı üzerinde stres oluşturacak ve enfeksiyöz hastalıkların direnç kazanması ve yayılmasına neden olacaktır. Bu duruma örnek olarak Klamath sulak alanı (ABD) verilebilir; kuraklıkla kuşlarda Clostridium botulinum enfeksiyonu patlaması yaşanmıştır ve bir çok kuş ölmüştür (2020).
Görüldüğü gibi yaban hayatını korumak bir çok yaklaşım gerektirmektedir. Sadece sayısal değerleri arttırmak değil, her şeyden önce habitatları korumak ve oluşabilecek hastalıklara karşı önemler almak gerekmektedir. Bu da gerçek bir işbirliği gerektirmektedir. 2023 Dünya Yaban Hayatı Günü “Yaban Hayatını Korumak İçin İşbirliği” teması ile hükümetlerarasından tutun da yerel yönetimlere bütün koruma güçlerince ele alınmalıdır.
Yaban hayatının korunması çalışmaları içinde, veteriner hekimliğin rolünü tam olarak görebiliyoruz. Koruyucu hekimlik çalışmaları ile yaban hayatı unsurlarımızın korunması ve gelecek nesillere taşınmasında etkin rol oynayabiliriz.
Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konsey Başkanı
Prof.Dr.Murat ARSLAN
Metin içeriği ve çeviriler için Veteriner Hekim Gökçe COŞKUN ve Veteriner Hekim Özlem KÜÇÜKKEPECİ İNCE’ye teşekkür ederiz.