İstanbul Veteriner Hekimler Odası Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan, sokak hayvanları sorunu için “İstanbul’da pilot barınak” adımını değerlendirdi. Tüm evcil hayvanları kaydetmek ve çip takmak gerektiğini belirten Arslan, sorunun 5-10 yıllık çok yönlü planlamayla çözülebileceğini söyledi.
Z. RUHSAR ŞENOĞLU
İstanbul Veteriner Hekimler Odası Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan, sokak hayvanları sorunu için “İstanbul’da pilot barınak” adımını değerlendirdi. Önce tüm evcil hayvanları kaydetmek ve çiplendirmek gerektiğini belirten Arslan, sorunun 5-10 yıllık çok yönlü planlamayla çözülebileceğini, özellikle kaçak üretimin önüne geçilmesi gerektiğini söyledi.
Tarım ve Orman Bakanlığı, sokak köpeklerinin kısırlaştırılması için önümüzdeki yıl 3 milyar liralık bütçe ayrıldığını, hayvan barınağı kurmaları için belediyelere ormanlarda yer tahsis edileceğini, ilk uygulamanın da İstanbul’da Beykoz’da başlatılacağını duyurmuştu.
HAYVANI TUTMAK YASAK
Prof. Dr. Murat Arslan, barınak kurmanın çözüm olmadığını söyledi. Arslan, “5199 kanunda der ki hayvanlar alınır, varsa tedavileri yapılır, aşılanır, kısırlaştırılır, kimliklendirilir ve sokağa bırakılır. Hayvanların barınaklarda uzun süre tutulması zaten kanuna aykırı. Belirtilen tedaviler, bakımevlerinde de yapılır.” dedi.
ORMANDA BARINAK RİSKLİ
Ormanlık alanların avantajlarla birlikte riskleri de olduğunu belirten Arslan, şöyle konuştu: “Toplanan hayvanların taşınması zorlaşacak. Doğal yaşam alanlarında barınağın çok iyi izole edilmesi lazım, aksi taktirde ormandaki yabani hayatla iç içe oldukları zaman oradan başka hastalıklar, en son örneği kuduz başta olmak üzere başka hastalıkların taşınması olasılığı var. hayvanların çok iyi aşılanması, kontrollerinin iyi yapılması lazım.”
SAHADAN KOPUK KARAR ALINIYOR
İdarenin, dışarıda tepki olunca hemen kendi aralarında toplanıp karar aldıklarını, uygulamadan sonuç alınamadığını belirten Arslan, “Bu işle ilgili birinci dereceden muhatap alınması gereken meslek odaları, sivil toplum örgütleri var. Ama hiçbir toplantıya davet edilmedik. Kanun yapılırken görüş alındı, biz o zaman da bunları söyledik, karar alıp uygulanamaz olduğunu gördüklerinde yeni yeni düzenlemeler yapıyorlar.” diye konuştu.
Konunun, günah keçileri olarak seçilmiş veteriner hekimler üzerinden tartışıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Arslan, şöyle sürdürdü: “Burada sorumlu varsa eğer 18 yıl önce çıkarılan bu kanunun gereğini yapmayan merkezi yöneticiler, ilgili bakanlıklar, diğer kurumlar… Herkes şapkasını önüne koyarak, biz bu kanunun uygulanmasıyla ilgili neler yaptık, bu sorun neden bu kadar büyüdü, düşünüp ona göre bir planlama yapmak lazım.”
Sadece kısırlaştırmayla bu işin çözüleceğini düşünmenin çok büyük bir yanılgı olduğunu belirten Arslan, çözümü şöyle özetledi: “Çok boyutlu düşünülerek en az on yıllık bir plan yapılması gerekiyor. Bugünden yarına istediğiniz kadar kısırlaştırma yapın, bunu belli bir noktada sabit tutamazsanız sorunu çözemezsiniz. Artı, kaçak üretimin önüne geçilmesi gerekiyor. İnternet üzerinden, izinsiz, evde üretilen hayvanlar satılıyor.”
VETERİNER İŞLERİ SÜRGÜN YERİ OLMASIN
Arslan, özellikle İstanbul belediyelerindeki durumu şöyle özetledi: “Koca ilçede, nüfusu 700-800 bin olan ilçede bir iki tane veterinerle, veteriner hekimlik hizmeti verilmeye çalışılıyor. Küçücük, donanımı olmayan, steril olmayan ortamlarda. Bugün İstanbul’daki her bir ilçe, birkaç Anadolu şehrinden büyüktür. Bunlarda veteriner işleri müdürlüğü yok. Veteriner işleri müdürlükleri, park ve bahçelere bağlı olarak çalışıyor. Önce bunların temel donanımını, personeli yeterli hale getirip, veteriner işleri müdürlüklerini sürgün yeri olmaktan çıkarmak lazım.”
TÜM PERSONELE ÖZEL EĞİTİM VERİLMELİ
Konya’da yaşanan olayın çok üzücü olduğunu vurgulayan Arslan, temel nedeni ve çözümü şöyle ifade etti: “Bu birimler çok çok özel birimler. Veteriner hekimler eğitim alıyor ama yardımcı personel, birim yöneticileri, hepsinin özel eğitimden geçmesi gerekiyor: hayvan refahı, hayvana yaklaşım konusunda, sabır konusunda, kişilik testlerinden bile geçmesi gerekiyor, çünkü karşısındaki bir candır. Ama ülkemizde maalesef veteriner hekimlik birimleri adeta sürgün yerine, istenmeyen personelin gönderildiği noktalar haline getirilmiş. Bunlar çözülmeden insan vicdanını rahatlatacak sağlık hizmetinin verilmesi zaten mümkün görünmüyor.”
‘NE ÇİP YETİŞİYOR NE MESLEKTAŞLARIMIZ’
“Hayvanların kayıt altına alınması, mikroçip uygulamasıyla belli oranda yapılıyor. Ama yeterli bilgilendirme yapılmadan, olaylar üzerine son iki-üç aya sıkıştırıldı. Ne çip yetişiyor ne meslektaşlarımız işe yetişebiliyor. En büyük kaynak, insanların oradan buradan aldığı hayvanları sokağa atmaları. Eğer siz bunları kayıt altına almazsanız, eğer sokağa bıraktığında takip edip cezai yaptırım uygulamazsanız, istediğiniz kadar kısırlaştırma yapın, hiçbir şey değişmez. Bütün bunlar, paralel yapılması gereken şeyler.”
‘HAYVANSEVERLİK BİLİNCİ GELİŞTİRİLMELİ’
“Hayvanseverlik bilinci kazandırılması uzun bir yol, müfredata konulması lazım. Bir hayvanlardan korkanlar var, bir de hayvanları sevenler bu ülkede ama ortak bir bilincimiz yok. Hayvanların neden sokağa bırakıldığıyla, bunun kaynağının yine insanlar olduğuyla ilgili bir bilinç yok. “Sokaklarda hayvan sayısı arttıkça onların refahı açısından da sorunlar ortaya çıkıyor. Bulaşıcı hastalıklar artıyor, yemekle ilgili sorunlar ortaya çıkıyor, insanlardan onlara şiddet, birbirine karşı şiddet, bölgesini koruma güdüsüyle onların insanlara saldırıları… Bütün bu meselelerin tartışılıp konuşulup çözümler bulunması lazım.”
https://www.aydinlik.com.tr/haber/cip-takma-kisirlastirma-cok-yonlu-planlama-354274