Milli marşlar, o ülkede var olabilmek için verilen mücadeleyi, bağımsızlık ve hürriyet için yapılan fedakarlıkları, mücadele esnasında milletin içinde bulunduğu ruh halini ve birlik olma duygusunu günümüze yansıtan eserlerdir.
Korkma diyerek başlayan İstiklal Marşımızın TBMM’de Milli Marş olarak kabul edildiği 12 Mart, milletimizin şeref günüdür.
İstiklal Marşımız, Türk Milletinin içindeki bağımsızlık aşkını, vatanı için yapacağı fedakarlıkları, özgürlüğü için şehadete yürüyüşünü anlatır. Türk milleti için vatan savunmasının önemini ve vatan toprağının kutsallığını ifade eder. Milli mücadele yıllarında Anadolu’yu karış karış gezerek, fikir ve eserleriyle cephedeki Mehmetçiğe umut olan Mehmet Akif’in ideallerine olan bağlılığı, vatan ve milletine olan inancından öğrenmemiz gereken şüphesiz çok şeyler vardır.
Akif Ersoy, yok edilmek istenen bir milletin yeniden var olduğunun dünyaya tekrar kanıtlandığı abide eser olan İstiklal Marşı için, “ O şiir bir daha yazılamaz, onu kimse yazamaz. Onu ben de yazamam. Onu yazmak için o günleri görmek, o günleri yaşamak lazım. O şiir artık benim değildir. O milletin malıdır. Beni millete karşı en kıymetli hediyem budur. Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın” diyerek konulan ödülü almaması adına kendine söz verilince onlarca sancılı gün gecenin ardından duvarlara, küçük not kağıtlarına yazarak meydana getiren İstiklal Şairi, İstikbal Şairidir.
Akif, 20 yıl Veteriner Hekimlik ile ilgili önemli görevlerde bulunmuş, 24 Mayıs 1913 te Veteriner Hekimlik Mesleğinden ayrılmıştır. Ancak acı memleket gerçekleri ile mesleğini icra ederken karşılaşmış, bu sayede memleketin en ücra köşelerini, sosyal yaraları yerinde görmüştür.
Görev yeri İstanbul olmakla birlikte önce Edirne’de, daha sonra Anadolu ve Rumeli’nin çeşitli bölgelerinde dolaşarak bulaşıcı hayvan hastalıklarıyla ilgili çalışmalar yapmıştır.
Meslektaşlarının ifadeleri ile “Eğer Mehmet Akif, Baytarlığın yüklediği vazifeleri görmek için Türk köylerinde at dolaştırmamış olsaydı, Türk’ün yüksek cevherini, asıl özünü yerinde ve içinde tetkik etmeseydi ne bir İstiklal Marşı yazabilir, ne de Çanakkale şiirini yazamazdı. O, Türk’ü özünden gördü, candan sevdi, duydu ve yazdı. Bu itibarla Baytar Mehmet Akif, Şair Mehmet Akif’e yükseklik vasfını kazandıran bir varlık oldu.”
Mehmet Akif’in veteriner hekim yönüyle uluslararası alana tanıtılması ölümünün 20. yılına rastlamış, memleketine ve mesleğine uluslararası anlamda bir şeref kazandırmıştır.
Mehmet Akif, asırlar boyu hiçbir devletin ya da topluluğun esareti altında yaşamamış olan Türk Milleti için içindeki bağımsızlık ateşini sonsuza dek yakarak gelecek nesillere ilham olmuştur.
O’nun ile ne kadar gurur duysak azdır.
Türk Veteriner Hekimleri Birliği olarak bir kez daha belirtmek isteriz ki,
Akif’in davası, çilesi ve hayatı iyi anlaşılmalıdır. O’nu Unutmadık, unutmayacağız ve unutturmayacağız.
Okurken tüylerimizin diken diken olduğu, coşkuyla söylenen, saygıyla dinlenen, her bir hücremizi hareketlendirirken gözyaşlarımızın içinde ebedileşen dünyada eşi benzeri olmayan böylesine eşsiz bir marşa sahip olmanın ayrı bir heyecan ve gururunu yaşarken, İstiklal Marşımızın kabul edilişinin 104. yılında İstiklal ve İstikbal şairimiz, tarihe derin iz bırakan meslek büyüğümüz Mehmet Akif Ersoy’u, aziz şehitlerimizi ve istiklal mücadelesinin tüm kahramanlarını, bir kez daha rahmet, minnet ve şükranla anıyoruz. Kabirleri nur mekanları cennet olsun.
Anma Programının hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, Kırıkkale Üniversitesi Rektörlüğüne. Veteriner Fakültesi Dekanlığına, Sayın hocamız Prof. Dr. Çağrı Çağlar Sinmez’e ve emeği geçenlere teşekkür ediyor, sevgi ve saygılar sunuyorum.
Ali EROĞLU
TVHB Merkez Konseyi Başkanı