16 Ekim Dünya Gıda Günü, her yıl olduğu gibi bu yıl da gıda güvenliğinin ve gıda güvencesinin önemini bir kez daha hatırlatmaktadır. Bu yılın teması olan “Daha iyi bir yaşam ve gelecek için gıda hakkı” vurgusu, gıdanın sadece bireylerin sağlığı ve refahı için değil, toplumun sürdürülebilirliği açısından da ne kadar hayati olduğunu gözler önüne sermektedir. Ülkemizde gıda güvenliği tartışmalarının yoğunlaştığı bu dönemde, dikkatimizi çekmemiz gereken bir diğer önemli sorun gıda güvencesi ve gıdaya erişim hakkıdır.
Gıdaya erişim temel bir insan hakkıdır ve her bireyin yeterli, sağlıklı ve güvenli gıdaya ulaşma hakkı vardır. Ne yazık ki, bugün dünya genelinde 820 milyondan fazla insan açlıkla mücadele ederken, 2 milyardan fazla insan da güvenli ve besleyici gıdaya ulaşmakta güçlük çekmektedir. Bu durum, bizlere daha adil ve sürdürülebilir bir gıda sistemine duyulan acil ihtiyacı hatırlatmaktadır.
Son yıllarda derinleşen ekonomik krizler, yoksulluk oranlarının artması ve çocuklar başta olmak üzere birçok insanın yeterli ve dengeli beslenmeye erişememesi, toplum olarak da karşı karşıya olduğumuz en büyük tehditlerden biridir. Türkiye’de yoksulluk derinleşmekte, halkın büyük bir kesimi temel gıda maddelerine dahi ulaşmakta zorluk çekmektedir. Bu durum, insan haklarının ihlali niteliğindedir ve kabul edilemez.
Ülkemizde, 2.2 milyon hanede yaşayan 5.4 milyon çocuk, geleceğimizin teminatıdır. Ancak, her geçen yıl artan çocuk yoksulluğu, toplumumuzun acı bir gerçeğini gözler önüne sermektedir. 9 milyonu aşkın çocuk, aşırı yoksulluk ve sosyal dışlanma ile karşı karşıya kalmakta, bu durum, çocuk işçiliği oranının %22.1 seviyesine ulaşmasına ve her yıl 1-1.5 milyon çocuğun okulu terk etmesine neden olmaktadır. Bu olgu, yoksulluk ile eğitimdeki terk oranları arasında doğrudan bir bağlantı olduğunu açıkça göstermektedir. Bu tablo, toplumumuzun geleceği açısından son derece kaygı vericidir ve acil müdahale gerektirmektedir.
Bununla birlikte, çocuklar arasında yaygın görülen yetersiz beslenme, büyüme geriliği, öğrenme güçlükleri ve sağlık sorunları, çocukların akademik başarılarını da olumsuz etkilemektedir. Türkiye’de 14.8 milyon kişinin yetersiz beslendiği biliniyor; bu durumun, özellikle çocukların fiziksel ve bilişsel gelişimi üzerinde ciddi olumsuz sonuçları bulunmaktadır. Bu bağlamda, çocukların gıdaya erişimi ve yetersiz beslenmeyle mücadele konusundaki gerçekler, 16 Ekim Dünya Gıda Günü vesilesiyle vurgulamak istediğimiz gıda güvenliği ve erişim temalarını daha da derinleştirmektedir.
Veteriner hekimler olarak üretimden tüketime kadar olan süreçte, hayvansal gıdaların sağlıklı bir şekilde halkın sofrasına ulaşmasını sağlamak temel görevlerimizden biridir. Ancak gıda denetimlerinde yeterli veteriner hekim bulunmaması, bu görevlerin etkin bir şekilde yerine getirilmesini engellemektedir. Veteriner hekim istihdamının artırılması, gıda güvenliği ve güvencesi açısından büyük önem arz etmektedir.
Bu bağlamda, yetkililere çağrımız; gıda denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi ve veteriner hekimlerin etkin şekilde sürece dahil edilmesidir. Gıda güvencesi bir insan hakkıdır ve bu hakkın korunması, toplumun tüm kesimlerinin güvenli ve sürdürülebilir gıdaya erişimini sağlamaktan geçmektedir. Türk Veteriner Hekimleri Birliği olarak, gıda güvenliğinin sağlanması, yetersiz beslenmeyle mücadele edilmesi ve sağlıklı nesillerin yetişmesi adına yürütülen her çalışmada, veteriner hekimlerin bilgi ve birikimlerinin hayati olduğunu bir kez daha hatırlatıyoruz. Gıda hakkının herkes için sağlanabilmesi, açlığın ortadan kaldırılması ve yoksullukla mücadelede tüm paydaşları dayanışma ve sorumluluk bilinciyle hareket etmeye davet ediyoruz.
Gıdanın basit bir tüketim maddesi değil, her bireyin en temel hakkı, sağlıklı bir toplumun ve gelecek nesillerin en temel gereksinimi ve güvencesi olduğu unutulmamalıdır. Daha iyi bir yaşam ve gelecek için, herkesin güvenli ve sürdürülebilir gıdaya erişim hakkı korunmalı ve güçlendirilmelidir.
Türk Veteriner Hekimleri Birliği