Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Ali Eroğlu, damızlık hayvanların kesiminin devam ettiğini belirterek, süt fiyatlarının biran önce revize edilmesi gerektiğini kaydetti.
Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Ali Eroğlu, konuyla ilgili olarak yaptığı yazılı açıklamada şunları kaydetti: “Geçtiğimiz günlerde TÜİK tarafından yayınlanan süt ve süt ürünleri üretim istatistiklerine göre; 2021 yılının ilk 6 ayında 5,2 Milyon ton inek sütü toplanmış iken bu rakam 2022 yılının ilk 6 ayında %2,9 düşüşle 5,08 Milyon ton, 794,9 bin ton olan içme sütü üretimi %6,1 azalarak 746,5 Milyon ton, inek peyniri üretimi de %6,2 azalarak 352,4 Bin ton olarak gerçekleşmiştir.
2022 yılının ilk üç ayında da toplanan inek sütü miktarı %3, içme sütü üretimi %10,1, peynir üretimi %6 azalmış, yine 2021 yılında da hem büyük baş hayvan sayısı hem de süt üretimi bir önceki yıla göre daha düşük olmuştur.
Bu daralmanın sebepleri; Dolar kurunun yükselmesi nedeniyle mısır, arpa, soya gibi ithal edilen yem ham maddeleri ile akaryakıt fiyatlarının yükselmesi, hayvan besleme için yeterli mera bulunmayışı, bitkisel üretimin hayvancılık için planlanmayışı, yem süt paritesinin 1,5’dan aşağılarda kalması, destekle beraber 7,70 TL olan 1 litre çiğ süt tavsiye fiyatının düşük olması, damızlık hayvanların kesime gönderilip ahırların doluluk oranlarının düşmesi, ya da bir kısmının boş kalması, nüfus projeksiyonları ile uyumlu bir hayvancılık politikasının uygulanamayışı, küçük işletmelerin sayısının fazlalığı, bu işletmelerin denetlenemeyişi, büyükbaş hayvanlarda karkas ve süt verimi düşüklüğü ile yeterli miktarlarda emeğinin karşılığını alamayan üreticilerin kırsal alandan kentlere göç etmesi olarak sıralanabilir.
Süt üretim maliyetinin yaklaşık %70’i yemden gelmektedir. Türkiye büyük ölçüde ithal yem girdilerine bağımlı olduğundan, yem hayvan beslemede maliyeti artıran en önemli konudur. 2021 yılında; 2,6 Milyon ton soya fasulyesi, 2,1 Milyon ton arpa, 2,1 Milyon ton dane mısır ithal edilmiştir. 2022 yılında da ithalat aynı hızla devam etmektedir.
Dışa bağımlılık önlenmediği için, en kısa zamanda öncelikle ithal edilen mısır, soya, arpa gibi hammaddelere yeterli destek verilmeli, bu hammaddenin hangi fabrikada yem yapımında kullanıldığı, hangi üreticinin aldığı, aldığı yem miktarının sahip olduğu hayvan sayısı ile uyumlu olup olmadığını bilinmelidir.
Çiğ süt fiyatlarına ne oranda artış yapılırsa yapılsın, dolar kuruna bağlı kesif yem maliyetleri üreticiyi devamlı sıkıntıya sokacak ve kazanamayacak, tüketici de marketteki süt fiyatının pahalılığından şikayet edecektir.
Kaliteli ve ucuza süt yemi üretemediğimiz sürece çocuklarımız, gençlerimiz ucuz ve bol süt tüketemeyeceklerdir.
Büyük işletmeler bir şekilde karlılıklarını devam ettirirken, küçük işletmeler sıkıntı çekmektedir. Çünkü yeterli merası yoktur. Mera besiciliğinin geliştirilmesi bir zarurettir. Yurtdışında et ve sütün daha ucuz olmasının nedeni mera besiciliğidir.
Yılda 50 milyon ton civarında üretilen kaba yem teşviklerle daha da artırılmalıdır. Ticari amaçla kaba yem üretimi desteklenmeli, özendirilmeli, ticaretinin yapılması için yeni kanallar aranmalıdır.
3,7 milyon hektar civarında olan nadas alanlarına tek yıllık yem bitkileri ekimi özendirilmelidir.
Damızlık hayvanların kesime gönderilmesi TÜİK rakamlarından ve sahadaki meslektaşlarımızın tespitlerinden maalesef artarak devam etmektedir. Mevcut süt -yem paritesinin 1 civarında olması bu durumu tetiklemektedir. Kaldı ki her zaman ifade ettiğimiz şekilde destekleme sistemi değiştirilmediği takdirde, ahırların boşalması devam edecektir.
Nüfus yapımıza ve projeksiyonlara bakıldığında süt dahil her türlü hayvansal üretimin artırılması gerekmektedir: 2021 yılı nüfusumuz, 84,6 milyondur. Bu nüfusun da sadece %6,81’i belde ve köylerde yaşamaktadır. Bunun da önemli bir kısmı yaşlı nüfustur. Hayvancılık, insan beslenmesinin yanında ülkemiz için aynı zamanda önemli bir istihdam kaynağıdır. Hayvancılığa verilecek önem, kırsal kesimdeki nüfus oranının da artışını sağlayacaktır. TÜİK’in nüfus projeksiyonlarına göre bu nüfus; 2030 yılında 93,3 Milyon, 2030 yılında 97,1 Milyon, 2040 yılında da 100 Milyonu aşacaktır. Artan nüfusu beslemek için hayvan sayımız, hayvansal üretimimiz rakamsal olarak ne olmalıdır. Hedef nedir? Hedefi ortaya koyduktan sonra bu hedefe nasıl ulaşılacaktır? Sorularının acilen cevaplanması gerekmektedir.
Küçük işletmeler çoğu zaman devlet desteklerine, ve diğer hizmetlere ulaşmakta sıkıntı çekmekte, ürettikleri düşük miktardaki sütü değerlendirmemektedirler. Küçük işletmelerin koordine ve kontrol edilebileceği, bilgiye ve girdilere rahatlıkla ulaşabilecekleri üretici örgütlerine ihtiyaç vardır.
Yurtdışından ithal ettiğimiz ve geldiği ülkelerde yıllık 11 ton süt verebilen hayvan, ülkemizde 4-5 ton süt vermektedir. Yine ithalat yaptığımız ülkelerde büyükbaş hayvanlardan 500-600 kg karkas elde edilirken, Türkiye’de 270-280 kg karkas elde edilebilmektedir. Ülkemiz hayvancılığının en önemli sorunu verimliliktir. Süt verimini ve karkas ağırlığını artırmak için çalışmalar yapılmalıdır.
Nüfusun kırsal kesimden kentlere göç etmesi ve kırsalda nüfusun yaşlanması hayvancılık sektörünü olumsuz etkilemektedir. Özellikle gençlerin kırsala dönüşlerini temin etmek bakımından teşvik edilmesi sektör açısından önemlidir.
Türk Veteriner Hekimleri Birliği olarak kendine bağlı 56 Bölge ve İl Veteriner Hekimleri Odası ile birlikte hayvancılığın sorunlarının çözümünde üzerine düşen her türlü göreve ve paylaşıma hazır olduğumuzu bir kez daha belirtmek isteriz.”