Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB) 1 Haziran Dünya Süt Günü vesilesi ile yaptığı açıklamada süt ve süt ürünlerinde yapılan tahşişlere ve hilelere dikkat çekerek sütün en önemli ve kaliteli besin kaynaklarından biri olduğunun altını çizdi.
Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB) Merkez Konseyi Başkanı Ali Eroğlu, “Başta brusella ve tüberküloz olmak üzere insan sağlığını tehdit eden pek çok biyolojik ve kimyasal tehlikelerden ari hilesiz süt ve süt ürünlerinin üretilmesi son derece önemlidir” açıklamasında bulundu.
Ali Eroğlu’nun yaptığı açıklamanın tamamı şöyle:
“Hayvansal gıda olarak sütün sağlıklı ve üretken nesillerin oluşmasındaki katkısının yanı sıra sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmada süt üretiminin öneminin vurgulanması amacıyla BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından ilan edildiği 2001 yılından itibaren her yıl 1 Haziran Dünya Süt Günü olarak kutlanmaktadır.
Dünya Süt Günü’nün 2022 yılı teması ‘süt sektöründe sürdürülebilirliğin yanı sıra çevresel, beslenme ve sosyoekonomik güçlendirme’ olarak belirlenmiştir.
Sağlıklı bir toplum ancak iyi beslenen bireylerden oluşur. İyi beslenme ise, enerji, protein, vitaminler ve mineraller gibi temel besinlere olan ihtiyaçlarımızı karşılayan sağlıklı hayvansal gıda üretimine bağlıdır. Özellikle tahıl ve baklagil ağırlıklı beslenen toplumlarda yüksek kalitede protein, yağ, kalsiyum, magnezyum, selenyum, riboflavin, B5 ve B 12 vitamini gibi maddeleri içeren sütün sağlıklı beslenmeyi sağladığı pek çok çalışma ile ortaya konmuştur. Bu bakımdan süt çok değerli bir üründür.
Bu bağlamda başta brusella ve tüberküloz olmak üzere insan sağlığını tehdit eden pek çok biyolojik ve kimyasal tehlikelerden ari hilesiz süt ve süt ürünlerinin üretilmesi son derece önemlidir. Bu ise ancak veteriner hekim kontrolünde sağlıklı, yüksek verimli ve refah içerisinde yetiştirilen süt hayvanlarından asgari hijyen koşullarında elde edilen sütün soğuk zincir altında taşınması ve hijyenik olarak işlenmesi ve çiftlikten sofraya kadar olan bu süreçte gıda güvenliğinin sağlanmasıyla mümkündür.
Son derece stratejik bir konu olan süt üretimi; çiftlikte birincil üretimden sütün işlenmesine, birliklerden resmi otoriteye, perakende satış noktalarından tüketiciye kadar paydaşların ortak sorumluluğudur. Bu sorumluluk çerçevesinde de sorunların çözümünün sadece çiğ süt bazında ele alınması adil ve sürdürülebilir değildir. Süt fiyatlarının baskılanmasında çiğ süte yönelik düzenlemeler emeğinin karşılığına alamayan çiftçilerin üretimi bırakmasına ve ineklerini kesime sevk etmesine bu durum ise orta vadede ülkedeki hayvan varlığının azalmasına uzun vadede ise ülkedeki ıslah çalışmalarının akamete uğramasına neden olmaktadır.
Bu bağlamda sorunların milli bir mesele olarak görülmesi, kişi ve makamlardan bağımsız olarak ele alınması gerekmektedir. Planlanacak uzun vadeli politikaların istikrarlı bir şekilde hayata geçirilmesi ile ıslah çalışmaları, destekleme ve sübvansiyonlar çiftçi ve sanayiciye kazandıracak tüketicinin ise satın alma gücünü arttıracak şekilde uygulanmalıdır. Çiğ süt fiyatlarının baskılanması suretiyle son üründeki fiyatların kontrol politikasından vazgeçilerek üreticinin emeğinin karşılığını alacağı ancak fiyatların tüketiciye makul seviyede yansıması için arada oluşan farkın sübvansiyonu en makul çözüm olarak karşımızda durmaktadır.”