BM kararıyla 2018 yılından itibaren her yıl kutlanan 20 Mayıs Dünya Arı Günü için bu yılın teması, “Arı İçin Rezerve: Arıcılık ve Arı Çeşitliliğinin Kutlanması” olarak belirlendi.
Yeryüzünde en ağır çalışan canlılar arasında olan arılar, yüzyıllardır insanlara, bitkilere ve çevreye yararlı işler yapıyor. Arılar ve diğer tozlayıcılar polenleri bir çiçekten diğerine taşıyarak, sadece meyve, kuruyemiş ve tohumların üretimini değil, aynı zamanda besleme ve gıda güvenliğinin daha çeşitli ve en iyi kalitede olmasını sağlıyorlar.
Arı, kuş ve yarasa gibi tozlayıcılar, dünya çapında önde gelen 87 gıda ürününün çıktısı olan dünyanın mahsul üretiminin %35’ini ve dahası birçok bitki kökenli ilaçları etkiliyor. Küresel çapta insan gıdası olarak kullanılan meyve ve tohum üretiminin en az 4’te 3’ü tozlayıcılara bağlı.
Neden Dünya Arı Günü?
BM Genel Kurulu’nun 2017 yılında aldığı kararla, 2018 yılından bu yana her yıl 20 Mayıs Dünya Arı Günü, arı ve diğer tozlayıcıların dünya ve insan sağlığını korumak için oynadığı başlıca rol ve bugün karşılaştıkları birçok zorluğa karşı farkındalığı artırmaya yönelik etkinliklerle kutlanıyor.
20 Mayıs günü, modern arıcılığın öncülerinden olan Slovenyalı Anton Jansa’nın doğum günü olan 20 Mayıs 1734 anısına seçilmişti. Slovenya’da arıcılık, geleneksel ve köklü bir geçmişi olan önemli bir tarımsal faaliyet.
“Arı İçin Rezerve: Arıcılık ve Arı Çeşitliliğinin Kutlanması”
Bugün arılar, tozlayıcılar ve diğer birçok böcekler giderek azalıyor.
BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), arıların ve tozlayıcıların yaşam alanlarının korunması ve genişletilmesi, sayılarının ve çeşitliliğinin artırılması ve arıcılığın gelişiminin sürdürülebilirliğinin desteklenmesi için bir fırsat sunan 20 Mayıs Dünya Arı Günü’nde, “Arı İçin Rezerve: Arıcılık ve Arı Çeşitliliğinin Kutlanması” temasıyla, arıların çeşitliliğinin önemi ve sürdürülebilir arı koruma sistemleri, onların gıda sistemleri ve geçim kaynaklarına ulaşmalarında karşılaştıkları tehdit ve zorluklara dikkat çekiyor.
“Şimdi arıları ve onların yaşamları ve sistemlerini nasıl destekleyebiliriz, dönüşüm ve desteklemeyi yeniden düşünme zamanıdır.”
“Arı varsa hayat var!”
Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB) Merkez Konseyi Başkanı Ali Eroğlu, 20 Mayıs Dünya Arı Günü dolayısıyla yayımladığı mesajda, şunları kaydetti:
“Arılar yaşam demek, arı varsa hayat var. Hepimizin yaşamı, onların yaşamına bağlıdır. Onlarsız, yemeye alışkın olduğumuz ürünlerin çoğu tehlikeye girmektedir. Tozlaşma, bitkiler dünyasında, türlerin devamlılığını sağlar. Yapılan gözlemlere göre, insanların besinlerinin %90’ından fazlasını oluşturan 100 bitki türünden dörtte üçü arıların tozlaşması (polinasyon) sayesinde elde edilmektedir. Günde 20.000 arı kovandan birkaç kez çıkarsa, her gün 20 milyon veya daha fazla çiçeğin tozlaşması sağlanabilir. Tarımsal ürünlerin arılar tarafından tozlaştırılması yalnızca verimi artırmakla kalmaz aynı zamanda meyve kalitesini de yükseltir.
Yaşanan COVID-19 pandemisini de dikkate alarak, hastalıkların korunma ve tedavisinde bal, propolis ve arı sütü gibi arı ürünlerinin kullanılması diğer önemli bir konudur. Bu ürünlerin, bakteri, virus ve diğer enfeksiyonlarla mücadelede, hem immun sistemi güçlendirmesi, hem de enfeksiyon etkenleri üzerine etkileriyle sağlığın korunmasına katkı sağlayabilecek doğal destek ürünleri oldukları bilinmektedir.
Türkiye bal üretiminde dünyada 6’ıncı sırada!
Ülkemiz sahip olduğu yaklaşık 8 milyonu geçen kovan varlığı ile dünyada 2. sırada olmasına karşın 120 bin ton dolayındaki bal üretimi ile dünyada 6. sıralarda yer almaktadır. Hem kovan varlığı hem de bal üretimi bakımından dünyanın en önemli ülkeleri arasındadır. Ancak kovan başına bal üretiminin artırılması gerekmektedir. Arıcılık stratejik alan haline gelmiştir. Önemine binaen yasal ve yapısal düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır. Sürdürülebilir hedefler için girişimler; kişisel, Arıcılar ve Çiftçiler ve İlgili Bakanlıklar olarak planlanmalıdır. Tarım ve Orman Bakanlığında, arıcılık sektörünün tüm bileşenlerinin temsil edileceği, bütçesi olan, düzenli olarak verilerin kayıt altına alındığı, koordinasyon odaklı bir daire başkanlığının kurulması önem arz etmektedir. Arıcılık Kayıt Sistemi (AKS) revize edilmelidir. Dijital takip sistemi bir zorunluluktur.
“Arıların geleceği, insanlığın geleceğidir”
Kamu, STK’lar ve özel sektör işbirliği ile, arıların sağlığını tehdit eden onlarca hastalığı tehdit olmaktan çıkarıp minimize etmek üzere ulusal bir proje uygulanmalıdır. Zirai mücadelede kullanılan pestisitlerle arıların ölümüne sebep olan uygulamaların önüne geçilmelidir. Arıcılık faaliyetleri eğitim çalışmalarıyla bilinçli olarak yürütülmeli, planlı, programlı bir yetiştiricilik sistemiyle, yüksek verimli ana hatlar elde edilmelidir. Ülkemizde gen kaynaklarının başta Anadolu arı ırkı olmak üzere, alt ekotiplerinin tanımlanması, tescili ve gen kaynağı olarak sertifikalandırılması önemlidir. Arıların geleceği insanların geleceği demektir. Gerçek olan; ‘Arı yok, tozlaşma yok, bitki yok, hayvan yok, insan yok’”
İHA
https://www.gidahatti.com/20-mayis-dunya-ari-gunu-onlar-biterse-yasam-bitecek-271763/