Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB) Merkez Konseyi Başkanı Ali Eroğlu, “’Tek Sağlık’ kavramı sağlık güvenliği, insan sağlığı, hayvan sağlığı, bitki sağlığı, ekosistem sağlığı ve biyo çeşitliliği birleştiren küresel ölçekte bir bakış açısıyla anlaşılması ve değerlendirilmesi gerekliliği dünyada da gündeme gelmiştir.” sözlerine vurgu yaparak şu açıklamalarda bulundu:
“Bu konsept; hayvanlardan insanlara bulaşabilen ve küresel halk sağlığını tehdit eden bulaşıcı hastalıkların kontrolünde, antibiyotik direnci ile mücadelede ve gıda güvenliğinin sağlanmasında beşeri hekimler, veteriner hekimler ve diğer sağlık personelinin bir arada çalışmasını gerektiren kavramdır.
Zoonotik hastalıkların insan, hayvan ve çevre sağlığı ile uluslararası ticaret ve ekonomi üzerine oluşturduğu global etkilere bağlı olarak ABD ve AB’nin girişimleri sonucunda gündeme gelmiştir.
Tek Sağlık yaklaşımı; insan, hayvan, ve çevrenin optimal sağlığı ile yerel, ülkesel ve küresel olarak çalışan değişik disiplinlerin işbirliği faaliyetleri olarak önem kazanmış ve bunun sonucu olarak Amerikan Veteriner Hekimleri Birliği ((AVMA) ile Amerikan Tabipler Birliği ( (AMA) arasında 2007 yılında Tek Sağlık Konsepti olarak kabul edilmiş, sonrasında Avrupa Veteriner Hekimler Federasyonu (FVE) tarafından benimsenmiştir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı (FAO) / Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Zoonotik Hastalıklar Ortak Komitesi, 1415 enfeksiyöz etkenin %61’den fazlasının (868) zoonoz; bu zoonozların %13’ünün (175 ) yeni ortaya çıkan patojenler ve bunların % 75’inin temel olarak yaban hayatından köken aldığını rapor etmiştir. 1
“İNSANLIK, İNSAN ÖLÜMLERİ İLE SONUÇLANAN ÇOK SAYIDA ZOONOTİK ENFEKSİYONUN ORTAYA ÇIKMASINA ŞAHİTLİK ETMİŞTİR”
Genel olarak insanlarda görülen enfeksiyöz hastalıkların %60’ı, yeni patojen etkenlerin %75’i (Ebola, HIV, influenza, COVID-19 vb.) ve biyoterörizm ile ilişkilendirilen patojenlerin %80’i hayvan kaynaklıdır. Geçen yüzyıl boyunca insanlık, insan ölümleri ile sonuçlanan çok sayıda zoonotik enfeksiyonun ortaya çıkmasına şahitlik etmiştir. Bunlar kuşlardan kaynaklanan Kuş ve domuz gribi hastalıkları, yarasa kaynaklı Hendra virüsü, Nipah virüsü, SARS, MERS, kene kaynaklı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, sivrisinek kaynaklı Ebola, Zika, Chikukunya, Sarı Humma, Dengue, Batı Nil Humması, Doğu At ensefalitisi, ve son olarak COVID-19 gibi birçok yeni zoonotik virüs yüksek ölüm oranlarına sahip salgınlara neden olmuştur. İlaveten leishmaniosis, tüberküloz, şarbon, brusella, tifo, Q humması, tifo, gibi birçok enfeksiyon aynı zamanda biyolojik silah ajanı olarak değerlendirilmektedir.
“TÜRKİYE, COĞRAFİ OLARAK AVRUPA, ASYA VE AFRİKA ARASINDAKİ ZOONOTİK ENFEKSİYONUN BULAŞMASI İÇİN DOĞAL BİR KÖPRÜDÜR”
Türkiye, coğrafi olarak Avrupa, Asya ve Afrika arasındaki konumu nedeniyle, hayvanların ve insanların hareketi nedeniyle birçok zoonotik enfeksiyonun bulaşması için doğal bir köprüdür. Ayrıca coğrafi yapısı ve değişken iklim koşulları nedeniyle Türkiye çeşitli bitki örtüsü yapılarına, hayvan varlığına (özellikle göçmen kuşlar) ve vektör eklem bacaklılara (kan emici böcekler ve keneler gibi) ev sahipliği yapmaktadır. “Tek Sağlık” kavramı sağlık güvenliği, insan sağlığı, hayvan sağlığı, bitki sağlığı, ekosistem sağlığı ve biyo çeşitliliği birleştiren küresel ölçekte bir bakış açısıyla anlaşılması ve değerlendirilmesi gerekliliği dünyada da gündeme gelmiştir.
Disiplinler arası koordinasyonu savunan bir konsept olan “Tek Sağlık” yaklaşımının zoonoz hastalıkların etkilerinin azaltılmasında en etkili yaklaşım olduğu kabul edilmektedir. Ancak ülkemizde Tek Sağlık kavramının uygulanması ve operasyonelleşmesi veya işlevsel somut yapıların ortada olmaması başlıca sorundur. Bu bağlamda, zoonozlarla mücadele için “Tek Sağlık” kavramıyla ilgilenmek ve çalışmalar başlatmak büyük önem taşımaktadır.
“KORUNMA TEDAVİDEN DAHA ETKİLİ VE DAHA EKONOMİKTİR”
Sağlıklı bir toplum için sağlıklı hayvanlar ve sağlıklı çevre olması gerektiği açıktır. “Korunma Tedaviden Daha Etkili ve Daha Ekonomiktir” sloganından yola çıkarak başta zoonotik hastalıklar olmak üzere hastalıklarla mücadelede başarılı olmak için disiplinler arası bir yaklaşım olan “Tek Sağlık” kavramıyla ilgi somut girişimlerde bulunmak gerekmektedir.
Türkiye’de sağlık alanında mücadeleyi amaçlayan bir dizi Tek Sağlık kavramı için girişimler olsa da, Tek Sağlık Sistemi mevcut mevzuatlar ve yapılarla kurumsallaşmakta ve katma değer yaratmakta başarılı olmamıştır.
Tüm Dünyada olduğu gibi ülkemizde de veteriner hekimlik hizmetlerinin, temel sağlık hizmetlerinin ayrılmaz bir parçası olduğu gerçeği kabul edilerek hayvanlardan insanlara bulaşabilen ve küresel halk sağlığını tehdit eden zoonotik salgın hastalıkların kontrolünde, antibiyotik direnci ile mücadelede ve gıda güvenliğinin sağlanmasında beşeri hekimler, veteriner hekimler ve diğer sağlık personelinin bir arada çalışmasını sağlayacak ve oluşumun kurumsal alt yapısını da içeren bir Tek Sağlık Yasası çıkarılmalıdır.
Bu oluşumun etkin olabilmesi için yasaya bağlı olarak uygun bir yapılanma oluşturulmalıdır.
Bu doğrultuda; Tek sağlık sistemine uygun olarak doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlı bir Hastalık Kontrol ve İzleme Merkezi ve buna bağlı Merkezi bir Araştırma Enstitüsü “Mehmet Akif Ersoy Zonootik ve Yeni Çıkan Enfeksiyonlar Araştırma Enstitüsü” kurulmalıdır.
Yine söz konusu oluşumun daha etkin, verimli ve rasyonel olabilmesi ve ilgili bakanlık ve kamu kuruluşlarında etkin bir koordinasyonun sağlanabilmesi, kaynakların ortak ve etkin kullanılabilmesi için;
Tarım ve Orman Bakanlığında Merkezden taşraya emir komuta zincirinin etkin olarak işleyebileceği bir yapı yani Merkezde Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü, taşrada Veteriner İşleri İl ve ilçe Müdürlükleri,
Sağlık Bakanlığında ise Veteriner Halk sağlığı Genel Müdürlüğü ve buna bağlı olarak taşrada Sağlık il ve ilçe müdürlüklerinin altında Veteriner Halk sağlığı birimleri,
Belediyeler bünyesinde de; Metropol Belediyelerde Veteriner İşleri Daire Başkanlığı, Küçük illerde ve ilçelerde Veteriner İşleri Müdürlükleri Kurulmalıdır
Zoonoz Milli Komitesi tavsiye edici rolünden çıkıp, bütçesi olan ve karar alma mekanizmasında etkin bir rol alan ve uygulayan bir yapıya dönüşmelidir.
HASTALIK KONTROL VE İZLEME MERKEZİ (HAKİM)
Misyonu; güvenli ve sağlıklı bir ortamı oluşturmak, sosyal istikrarı korumak, ulusal güvenliği sağlamak ve hastalıkları önlemek için, çeşitli mekanizmalar yoluyla hayvanların, çevrenin ve dolayısıyla insanların sağlığını korumak ve geliştirmek olmalıdır.
Görevi; insan sağlığını tehdit eden mevcut, yeni ve yeniden ortaya çıkabilecek enfeksiyöz hastalıkları tanımlamak, değerlendirmek ve bildirmek olmalıdır. Bu görevi başarmak için, Başta Sağlık ve Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde kurulu ve kurulacak yapılar vasıtasıyla Dünyada ve ülkemizde görülen hastalıkları izlemek, erken uyarı sistemleri geliştirmek ve bunları güçlendirmek. Konu ile ilgili yetkin uzmanlarla çalışarak, mevcut ve ortaya çıkan enfeksiyöz hastalıkların yol açtığı riskler hakkında güvenilir bilimsel fikirler geliştirmek için ülkenin bütün sağlık bilgisini bir araya getirmektir.
Bu yapının temel işlevleri; Sürveyans, epidemik istihbarat, yanıt, bilimsel tavsiye, mikrobiyoloji, hazırlık, halk sağlığı eğitimi, uluslararası ilişkiler, sağlık iletişimi ve bilimsel yayınların sürveyansı, aşı tedariğinin geliştirilmesi gibi geniş bir faaliyetler yelpazesini kapsamalıdır.
Bu yapı;
Cumhurbaşkanlığına doğrudan bağlı, bünyesinde başta beşeri hekimler, ve veteriner hekimler olmak üzere, çevre sağlığı, biyolog, kimyager vb. ihtiyaç duyulan personel istihdam edilmelidir. Sağlık ve Tarım ve Orman Bakanlıklarının veri tabanından beslenen bir sağlık izleme veri tabanı olmalı, bu veri tabanı hastalık kayıtlarında var olacak anormal artışları izleyerek hızla tedbir alabilmeli ( Bu gıda kaynaklı olabilir, solunum kaynaklı olabilir, Biyo-terörist kaynaklı olabilir), Uluslararası salgınları yakından takip edebilmeli, Mikrobiyal veri bankasına sahip, erken uyarı, erken teşhis ve erken ve hızlı reaksiyon gösterebilme alt yapısına ve uzman birikimine sahip olmalıdır.”