III. Kurultay Sunuş
I. Türk Veteriner Hekimliği Kurultayı 21-22 Mayıs 1998, II. Türk Veteriner Hekimliği Kurultayı ise 11-12 Ekim 2002 tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirilmiştir. III. Türk Veteriner Hekimliği Kurultayı’nın da 23-24-25 Nisan 2010 tarihlerinde yine Ankara’da yapılması kararlaştırılmıştır.
Daha önce yapılan her iki kurultayın Komisyon ve Sonuç Raporları mesleki açıdan yeterli ve o günün şartlarında çok iyi çalışılmış ve hazırlanılmış metinler olarak değerlendirilebilir. Hızla değişen ve gelişen dünya şartları göz önüne alındığında, II. Kurultay’dan günümüze kadar geçen sekiz yıllık süre; dinamik, çok sayıda bilimsel konuları ve çalışma alanlarını kapsayan bir meslek olan Veteriner Hekimliği için oldukça uzun bir zaman dilimidir.
Özellikle son 10 yılda gelişmiş ülkelerde veteriner hekimliği eğitimindeki gelişmeler, veteriner hekimlerin sorumluluk alanlarının genişlemesine yol açmış, günümüzde veteriner hekimlerin rol modelini büyük ölçüde değiştirmiştir. Bu çerçeveden bakıldığında, büyük devlet adamı merhum İsmet İNÖNÜ’nün 1943 yılı Ocak ayında söylediği “Denilebilir ki İnsan Hekimliği Veteriner Hekimliğin yanında, Okyanusa karşı İçdeniz Gibidir” sözünü bugün daha iyi anlayabiliyoruz. O günün şartlarında bu sözleri belki bizim meslektaş ağabeylerimiz bile kendilerinin gururunu okşayan politik sözler olarak algılamış olabilir. Fakat bugün dünyadaki gelişmeler, uygulamalar ve geleceğe ait projeksiyonlar bu sözlerin ne kadar doğru olduğunu ortaya koymaktadır.
150 yıldan beri teorik olarak tartışılan Veteriner Halk Sağlığı kavramı; 1960’lı yıllardan başlamak üzere başta WHO, OIE ve FAO tarafından ciddi olarak ele alınmış “Hayvan-Gıda-İnsan Sağlığı” için vazgeçilmez bir yaklaşım olarak disipline edilmiş; ABD ve AB’de belirli mevzuatlarla pratiğe aktarılmıştır. Bu durum, veteriner hekimliği mesleğinin önemini daha da arttırmaktadır.
Günümüzde “Hayvan-Gıda-İnsan” üçlemesine “Çevre” boyutu da eklenmiş; yeni bir sağlık paradigması olarak, pratik bir deyimle, “TEK SAĞLIK”global bir yaklaşım ile “TEK DÜNYA TEK SAĞLIK” kavramı, bütün gelişmiş ülkelerin ortak sloganı olarak benimsenmiştir.
Elbette, yaklaşık 250 yıllık veteriner hekimliği mesleğinin klasik anlamdaki görevleri olan, hayvan hastalıkları ile mücadele, hayvan yetiştiriciliği, ıslah ve gıda güvenliği alanındaki vazgeçilmez temel çalışmaları modern yaklaşımlarla, ileri teknikler uygulanarak devam etmekte ve geliştirilmektedir. Bu yaklaşımların ve veteriner hekimlerin günümüzde en önemli uğraş alanını ise “ÇİFTLİKTEN SOFRAYA GIDA GÜVENLİĞİ” kavramı oluşturmaktadır.
Bugün, gelişmekte olan teknoloji ve yeni yaklaşımlar çerçevesinde mesleğimizi derinden etkileyen ve büyük sorumluluklar yükleyen başlıca konular da başlıklar halinde; klonlama teknolojisi, embriyonik ve olgun kök hücre teknolojisi, biyogüvenlik ve GDO’lar, deney hayvanları etiği, antimikrobiyal direnç sorunu, yeni ve yeniden önem kazanan zoonozlar, veteriner hekimliği ve akvatik hayvanlar, çevre ve yaban hayatı, akredite veteriner hekimlik ile hayvan refahı olarak ifade edilebilir.
Bahsedilen konularda veteriner hekimlerin önemli rol oynaması, bizlere yeni bir vizyon ve misyon kazandırmıştır. Elbette ki veteriner hekimlik mesleğinin temelini teşkil eden hayvan sağlığı, hayvan refahı ve veteriner halk sağlığı konularında toplumun bizden beklediği görevler asli görevlerimizdir. Ancak, bilimsel gelişmeler ve tarihi süreç mesleğimizi determinist bir yaklaşımla “STRATEJİK MESLEK” haline getirmiştir. Bu tarif aynı zamanda son siyasi, ekonomik ve olağanüstü vakaların da sonucudur. Bu sonuçlar global düzeyde biz veteriner hekimlere ağır sorumluluklar yüklemektedir. Özellikle ülkemizde bunların söylenmesi kolay, taşınması ve uygulanması ise oldukça zordur. Buradaki sorun; bizden ziyade, son 25 yıldan beri mesleğimiz üzerinde yapılan yanlış uygulamaların bizleri düşürdüğü etkisiz ve çaresizlik ortamıdır. 1984 yılında Bakanlığımız bünyesinde yapılan reorganizasyon, mesleğimizi tüm kurum ve kuruluşları ile felç etmiştir. Bu kaotik ortam maalesef hala devam etmektedir. 25 yıldan beri meslektaşlarımız değişik zamanlarda, değişik platformlarda bir çok defa bu tükenişi sorumlulara ve karar vericilere, ağlama duvarı önündeki ritüeller misali anlattılar. Bu sorunlar I. ve II. Kurultaylarımızda da detaylı olarak ele alınmıştır; ancak bugün geldiğimiz durum, iç dinamiklerimizle bu sorunu halledemeyeceğimiz, dış dinamiklerin zorlaması ile bazı şeyleri düzeltmek zorunda kalışımızdır.
Yıllar itibariyle AB İlerleme Raporları incelendiğinde “Veteriner Hekimliği ve Gıda Güvenliği”konularında ülkemiz ağır eleştiriler almakta, AB müktesebatının ülkemize aktarılması için yetkililerden çok büyük çaba göstermeleri talep edilmektedir. Yine son olarak Bakanlığımızın ve OIE’nin ortaklaşa yaptıkları ve 2009 yılında yayınlanan “Türkiye’de Veteriner Servislerinin OIE Kalite Standartlarına Uyumunun Güçlendirilmesi Raporu”nda, veteriner hizmetlerinin mevcut teşkilat ve kaynak yapısı ile çağdaş bir yapı arz etmediği ve rasyonel olmadığı tekrar vurgulanmıştır. Mevcut yapının uluslararası anlaşmalara, uluslararası kuruluşların müeyyide ve tavsiyelerine uymadığını hepimiz biliyoruz. Ümidimiz odur ki; kanunlaşma aşamasına gelen “Veteriner Hizmetleri, Gıda ve Yem Kanunu Tasarısı”nın mesleki hassasiyet ve çıkarlar bir tarafa bırakılarak dünya ve ülke gerçeklerine uygun, çağdaş bir yasa olarak çıkarılmasıdır.
Mesleğimizin “SAYGIN ve STRATEJİK” olması yetmez. Burada biz veteriner hekimlerin de ciddi bir özeleştiri yapması gerekmektedir. Bu kapsamda olacak şekilde aşağıdaki soruları kendimize sormalıyız:
Bizler buna eğitimimizle, donamımızla ve etik değerlerimizle uygun birer hekim miyiz?
Uluslar arası standartlarda bir eğitim alıyor muyuz?
Hepimiz kendi üzerimize düşen görevi layıkıyla yerine getiriyor muyuz?
Ülkemiz ve mesleğimiz çıkarlarını şahsi çıkarlarımızın üzerinde tutabiliyor muyuz?
Göreceli olarak küçük ve rekabetin çok güçlü olduğu “Serbest Veteriner Hekimlik” sahasında bilimsel ve etik kuralları ne kadar uyguluyoruz?
İyi örgütlenebilmiş ve meslek adına tek ses çıkarabilen bir topluluk olabilmiş miyiz?
Politik ve bürokratik lobilerimiz var mı?
Kamuoyunu mesleğimizin önemi konusunda yeteri kadar bilgilendirebildik mi?
Bu değerlendirmeler göz önüne alındığında III. TÜRK VETERİNER HEKİMLİĞİ KURULTAYI’nın önemi bir kat daha artmaktadır. Mesleğin değişik katmanlarında bilgi ve birikimleri ile temayüz etmiş, çok sayıda meslektaşımızın uzun emekleri sonucu hazırlanmış “Komisyon Raporları”; kurultay sonunda yapılacak değerlendirmelerle “Sonuç Raporu” haline getirilecek ve başta karar vericiler olmak üzere tüm ilgililerin ve kamuoyunun takdirine arz edilecektir. Bu tür kurultaylar mesleklerin tarihsel süreçleri içerisinde elbette birer kilometre taşı olarak kayıtlarda yer almaktadır. Bizim amacımız ise; son 25 yılda üzerimize çöken kabustan uyanmak, içine düştüğümüz atalet, yılgınlık ve ümitsizlik çemberlerini kırmak ve bir milat yaratabilmektir. Bunu başarmak ise elimizdedir. Burada tüm meslektaşlarımıza görev düştüğü gibi, en büyük görev ve sorumluluk başta Bakanlığımıza sonra Eğitim Kurumları ve Meslek Örgütlerine düşmektedir. Dünya konjoktürü, uluslar arası gelişmeler ve kendi iç dinamiklerimiz bu konuda başarılı olmayı tarihi bir sorumluluk olarak bizlere yüklemektedir. Bütün bu düşüncelerle, III. TÜRK VETERİNER HEKİMLİĞİ KURULTAYI’nın ülkemiz ve mesleğimiz için faydalı sonuçlar ortaya koymasını temenni ederiz.
Dr. Mehmet ALKAN
Türk Veteriner Hekimleri Birliği
Merkez Konseyi Başkanı