“BOZKIRDAKİ BİLGEMİZ CENGİZ AYTMATOV” CUMHURBAŞKANIMIZ SAYIN RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN TALİMATLARIYLA 1 YIL SÜREYLE TÜRKİYE VE KIRGIZİSTAN’DA MUHTELİF ŞEHİRLERDE YAPILACAK ETKİNLİKLERDE TÜM YÖNLERİYLE KONUŞULACAK.
10 Aralık 2018 pazartesi günü Ankara da başlatılan “AYTMATOV YILI” etkinliklerine Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Ali EROĞLU konuşmacı olarak katıldı. Yaptığı konuşmada başarılı bir veteriner hekim de olan Cengiz AYTMATOV’u bu yönüyle anlattı. Program sonunda etkinliği düzenleyen proje koordinatörü Sayın Ömer ERDOĞAN’a plaket takdim etti.
Merkez Konsey Başkanı Ali EROĞLU nun konuşma metni
Sayın konuklar, sanat, siyaset ve kültür dünyasının seçkin davetlileri, değerli bilim insanları, çok değerli hanımefendiler, bey efendiler, sayın basın mensupları şahsım ve Türk Veteriner Hekimleri Birliği adına hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Yüksek talimatlarıyla çok anlamlı ve çok değerli olan bu ve daha sonra yapılacak olan diğer etkinlikler gerçekleştirilecektir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a sayıları 30 bini geçen Veteriner Hekimleri temsilen saygı ve şükranlarımı arz ediyorum.
Sayın konuklar, değerli katılımcılar,
Takdir edersiniz ki, bir toplum, bütünüyle tarihi hafızasını idrakte gecikirse, kör ya da topal yaşama sarmalından kurtulamaz.
Türk Veteriner Hekimleri Birliği olarak,
“Ömür var asra bedel” ile 2019 Cengiz Aytmatov Yılı etkinliklerini hafızayı hatırlama, yorumlama ve şuurlanmaya olacak katkıları ile çok kıymetli buluyoruz.
Ben, meslektaşımız ve başarılı bir Veteriner Hekim de olan Cengiz Aytmatov’u bu yönüyle anlatmaya çalışacağım.
CengizAytmatov 10Aralık1928 tarihinde Kırgızistan‘ın Talas vadisindeki Şeker köyünde dünyaya geldi. On yaşındayken babasız kaldı.
İkinci Dünya Savaşı’nın akabinde 1946 yılında Kazakistan’ın Cambul (Taraz) şehrinde Veteriner Teknik Okuluna kaydoldu. Bu okul bitince, 1948’de Bişkek Tarım Enstitüsünde yüksek öğrenimine devam ederek 1953’de üstün başarı nişanıyla Veteriner Hekim olarak mezun oldu.
Cambul Veteriner Teknik Okulunda okurken at yetiştiriciliği derslerinden ve dersin hocası İvan Grigoryeviç’ten oldukça etkilenmiştir. Aytmatov anılarını anlatırken hocası İvan Grigoryeviç’in hekimlikle edebiyatı bir araya getiren yönteminden, atların mitolojik özellikleriyle ilgilerinden çok etkilendiğini ifade ediyor.
Aytmatov, Bişkek Tarım Enstitüsünde asistan olmak ve veteriner hekimlik alanında akademik kariyer yapmak niyetindedir. Stalin döneminde katledilen milliyetçi bir Kırgız olan Törekul beyin oğlu olmasından ötürü bu imkândan mahrum kalır. Bir halk düşmanının oğlu olduğu gerekçesiyle asistan alınmaz ve doktora yapamaz.
Enstitüde doktora yapma imkânı bulamayınca, 1953-1956 yılları arasında baş Veteriner Hekim olarak Kırgız Bilimsel Hayvan Araştırmaları Enstitüsü’nde çalışmıştır. Pravda Gazetesinde yayınlanan ilk eseri olan Gazeteci Cyuda’yı, Bişkek Tarım Enstitüsünde Veteriner Hekimlik eğitimini aldığı öğrencilik yıllarında, 1952 yılında yazmıştır. İkinci eseri olan Yüzyüze adlı kitabını Kırgız Bilimsel Hayvan Araştırmaları Enstitüsü’nde Baş Veteriner Hekim olarak çalıştığı yıllarda kaleme almıştır. Bu eserinde Aytmatov, yeni evli Kırgız genci İsmail’in İkinci Dünya Savaşı’nda silah altına alınmasından sonra genç gelin Seyde’nin kundaktaki evladıyla birlikte hayatta kalma mücadelesini anlatmaktadır.
Kırgız Bilimsel Hayvan Araştırmaları Enstitüsü’nde çalışırken, hayvan ıslahı alanındaki önemli çalışmaları ile, Kırgızistan koşullarına uyumlu ve süt verimi yüksek bir ırkı geliştirmeye gayret göstermiştir. Bu konuda enstitüdeki çalışma yıllarında Rusça iki bilimsel makaleyi de kaleme almıştır. Enstitüde çalıştığı yıllarda mesai arkadaşı olanlar, Aytmatov’un başarılı bir veteriner hekim olduğunu ifade ediyorlar.
Aytmatov’un eserlerinde doğanın bir parçası olan hayvanlar birer roman kahramanı olarak karşımıza çıkar. Kaleme aldığı “Dişi Kurdun Rüyaları”, “Elveda Gülsarı” gibi romanlarında, sadece insanların değil, hayvanların da psikolojisini başarıyla anlatmıştır. Esrelerinde yer verdiği Maral Ana, Tilki, yılkı atları, İlbirs (Kar Leoparı), Gülsarı, kurt, turna, deve, dönenbay kuşu, köpek, ak kuğu, yaban koyunu, dağ keçisi gibi hayvanlar sadece birer hayvan değildir. Aynı zamanda geleneksel Kırgız kültürünün ve mitolojisinin kahramanlarıdır. Diğer yandan, içinde bulunduğu siyasi koşullar gereği, eserlerindeki hayvan kahramanlar birer semboldür.
Kırgız Bilimsel Hayvan Araştırmaları Enstitüsü’nde baş Veteriner Hekim olarak çalıştığı yıllarda, bir görev sebebiyle yola çıkar. Bu yolculuk sırasında geceyi bir handa geçirir. Gecelediği handa dinlediği bir kamyon şoförü ile bir köylü kızın arasındaki aşk hikâyesinden ilham alarak Selvi Boylum Al Yazmalım’ı yazar. Aytmatov’un yaşamında veteriner hekimlik ile edebiyat iç içedir.
Kazak yazar Murat Şahanov ile yaptığı sohbetlerden oluşan Kuz Başındaki Avcının Çığlığı adlı eserde, Dişi Kurdun Rüyaları’nı yazmak için kurtların hayatını incelediğini, kurtların yurtlarını nasıl korudukları, birbirleri ve yavrularıyla nasıl bir ilişki içinde olduklarını gözlemlediğini ifade ediyor.
Aytmatov doğa gözlemlerine bağlı olarak “Kurtların çocukluk hatıralarımda önemli bir yeri vardır. Bana anlatılan masallarda ve destanlarda kurtlar bizimle birlikte yaşıyordu. Bizim yaşadığımız bölgelerde kurtlar, insanların hayatının içindeydi. Bizzat kendim kurtlarla iki defa yüz yüze geldim.” demektedir.
“…Çocuklarımıza mutluluk verin! Hayvanlarımız yaylalara sağ salim varsınlar! Dönüş yolumuzu koruyun! Bütün dertlerimizi sıkıntılarımızı dağların eteklerinde bırakın! Her hayvana, her ineğe, her koyuna, her ata çayırları görme mutluluğunu yaşatın! Kuş cıvıltılarını duymak ve gökyüzü çadırının altındaki hayvanları seyretmek istiyoruz.” dualarıyla dağ geçitlerinin ruhlarına bata kılan (dua eden) Aytmatov’un fikir, gönül ve inanç dünyasında köklü Türk kültürü’nün derin izleri yaşamaktadır.
Bir yandan doğayı gözlemesiyle edindiği tecrübeler, diğer yandan Babaannesi Ayımkan hanımdan dinlediği ağıtlar, halk hikayeleri, halk destanları, masallar, Kırgız küleri (Kırgız halk Türkleri) ve Manasçı akınlardan (ozanlardan) dinlediği Manas destanı ve kopuz nağmeleri, Isık Göl, Aladağlar gibi Kırgız geleneksel kültürüne, tarihine, coğrafyasına ve kadim Türk bozkırına ait kaynaklar daha çocukluk çağlarında onun milli hafızasının şekillenmesini sağlamıştır. İşte o hafızayı oluşturan değerler zenginliği Türk Dünyasına Aytmatov gibi bir fikir, kültür ve sanat insanını kazandırmıştır.
Kırgız halkının yabancısı olduğu bir yönetim tarzı altında ve yabancı kültür karşısında yaşadığı değişimi ve kendine yabancılaşmayı Gün Olur Asra Bedel adlı eserinde yine bir Türk mitolojisi sembolü olan Altay-Kırgız efsanelerindeki Mankurt üzerinden anlatmıştır. Zira fikir ve ruh dünyasını köklü kültür ve medeniyet tarihimizin derin köklerinden besleyen Cengiz Aytmatov’a göre her insan, üstüne bastığı toprakların ve içine doğduğu kültür dünyasının değerlerine sıkı sıkıya bağlı olmalıdır. Köksüz insanların söz sahibi olduğu yerde yalnızca fertler değil, toplum da mankurtlaşmaktadır.
Bugün doğum günü,10 Haziran 2008 tarihinde kaybettiğimiz Türk Dünyasının ortak değeri, büyük fikir ve kültür insanı, usta sanatçı, meslektaşımız Veteriner Hekim Cengiz Aytmatov’u Türk kültür ve medeniyet dünyasına yapmış olduğu kıymetli hizmetlerinden dolayı rahmet ve şükranla yâd ediyorum.
Sözlerime son verirken,
Proje Genel Koordinatörü sayın Ömer Erdoğan’ a ve emeği geçen herkese teşekkür ediyor, tüm katılımcılara saygı ve selamlarımı sunuyorum.
Ali EROĞLU
Türk Veteriner Hekimleri Birliği
Merkez Konseyi Başkanı